Hikaye / Anı Hikayeler

Eklenme Tarihi : 1.03.2015
Okunma Sayısı : 947
Yorum Sayısı : 0















Türk`lere karşı Alman`ların ön yargıları vardı ön yargılarını kırdık.
Traben-Trarbach tatil Köy`üydü yaz Sezonunda 30.000 bin nüfusu geçiyor...Kışınsa 10.000 bin üzerinde oluyor güzel bir yerleşim yeri.
Doğası gemiler geçiyor Mosell`daki Karadeniz`e kadar gidiyor bu su ve gemiler.Eğlence gemileri sezonda durmak bilmiyor.

Gezen otelde diyebilirim. Onun dışında yük gemileride mal transfer ederler "ülke`den "ülke`ye veya "şehir`den "şehire.  " Doğası  "Karadeniz gibi Ormanlarla kaplı. Parça parça eğer arazide boşluk varsa dağda bayırda üzüm bağları. Buralarda şarap üretilir.  Almanya`nın şarap üreten yeridir  yerleşim   yerimiz.
Tatil köyü yani tatil şehri.  Bütün hanenin üzüm bağları vardır... Her evin kendi evinde üretime hazır şarap Fabrikaları vardır. Çiftciler geçimini "üzüm "bağcılık "işi yaparak hepisi kendilerini "Patronudurlar. Kendileri üretir, "Otelcilik "Yazın burada bir numara ondandır yaz sezonunda nüfusun artması.

Hollanda,  Belcika,   lüxemburg  ve Fransadan dört "Ülkeden "Turistler gelirler.
Holanda`lıların ayreten kendilerine ait "tatil "köyleri var. "Pansiyon gibi orada yatıp kalkıp.. aşağıdaki bizim yerleşim yerimiz olan "şehre iner gün boyu kalırlar gecelere kadar. Diğer ülkelerde gelenler Tatilde Pansiyonlarda, Otellerde kalıyorlar.

Bulunduğumuz Kasabada Türklere karşı Almanların ön yargıları vardı,  onların ön yargılarını kırdık. Burada da yaşayan Türklerinde bizim  sayemizde Türk varlığı olarak kabul gördürdük. ilk üç ay bayağı bocaladık.işletme kendimizin olduğu halde müşteriler duygusal baskıda uyguluyorlardı.

Servislerini bize sunum olarak isteklerini belirtirken adeta bizi "İtalyan sanıyorlardı ve hiç sıkılmadan yüzümüze "italyan usulü kaffe veya kapicino istiyoruz.. Aslına bakarsan çokta havari oluyorlar "turistler "kuş kadar akılları olduğundan servis menülerimizde yazılarımıda yazıyoruz "Anadolu "Kahvesi veya "Anadolu yiyecekleri diye "Almanca olarak bastırılmıştı Kitap halinde her "masada vardır..

Okurlar ona göre isteklerini bize iletirler  bizde servislerine her zaman emir bakiydim;  mecbursun kendi işin müşteri ne derse yapmak zorundasın,  değilse surat asarsan,  gelen müşterileride kaçırabilirsin!. Kocaman işletme,  ayakları bir kesilse  onun giderleri nasıl karşılanır,  içinden döner sermaye olarak kendini teraziliyordu. Bizde kendi işimiz olduğu için hiç yorulmuyorduk,   baskı yoktu , özgür düşünüyorsun her daim..  Servislerde ağırlık olsada yaşamak gerek işletmecilğide , orada bir Yıldız gibisin..

Halkın;  yerel halkın gözünde vede müşterinin gözünde,  senin göz bebeğinin içine bakıyorlar,  bire bir adeta taparcasına.. anlamak istemediğim birkaçta densizleride çıkıyor arada İtalyan sanarak kendi kafalarına göre İtalyan servisini sunum olarak bize söylüyorlar,  "o zamanda benim kafamın tası atıyordu.. Saçlarımızdan dolayı Siyah Saçlı olduğumuz için bizi "İTALYAN SANMIŞLAR !.  Burası  "Türk kahvesi, Pastahanesi onların sözlerini çürüterek kendi sunumlarımızı aktarıyordum müşteriye onlarda o zaman utanıyorlardı,  o..o..o..o..o..o.  afedersiniz bilmiyorduk!. İçimdende diyordum bilmiyorsan öğren yazıyorya listede ne kadarda havadarlar daha okumasını  bilene kavramamışlar..

Müşteri işte.. Aslında parayla kurduğumuz işletmede işletmeci zor durumdaydı onlardan devir aldık..aslına bakarsanda bizim öğrendiğimiz işle kurduğumuz iş çok farklıydı  aynı  Turisttik sektor işi  TÜRİZİM İŞİ ama burası "pastahane.. Öğrendiğimiz işte kastronomi  fakat mutfak işleriydi. Turist`lere hitap eden büyük bir eğlence Parkında öğrenmiştik işletme becerilerimizide.. Açıkcası Pasta yapmasını bilmiyorduk. Devir aldığımız insanlardan,  işletme içinde onlarla beraber üçay kadar çalıştık,   onların pastahane mesleğini öğrenmiştik. İşletme ortamında,  onlar sadece göz kulak oluyorlardı.

 Bizde onların çizgisinden çırak olarak başladık, devir aldığımz şahıslar öğretmenlik görevi yapıyorlardı. Paralı  öğretmen gibiydiler onlardan bu mesleği öğrendik...  Onlar çekilince biz kendi becerilerimizi katarak öğrendiklerimizi uyguladık.. Aslında "otelcilik işi gibiydi  "Turizime hizmet bunuda kendi işimizde öğrendik.. Üçay içinde öğrenme mücadelemizi vermiştik.. Artık  "O "Şehirde;  diğer Pastacılarıda dizginlemiştik.. Ayağımıza kadar kapandılar ne oluyoruz.. ""Alman işletmecilerin müşterileri  bizim pastahaneye aktılar hedef şaşırdılar.. Bizim yaptıklarımızdan menmuniyet duydular...   Pastalarımızın büyük olduğunu onlarınkinin küçük olduğunu bire bir bize aktarıyorlardı. Adamlar nolur etmeyin diye  ayaklarımıza kapandılar...

Tatil Kasabasında isim yaptık.  "O  "Şehrin yıldızıydık... Türkler bumuymuş! Türkler pastahanedemi acarmış! İşletmemizi severek yaptık. Halkın gözüne girmeye kendiliğinden başladık. Buda sadece yapmış olduğumuz işimizleydi!  Yerel halkın Türk İnsanına karşı beceriksiz ve bilgisizliğine laf atanlara  bukez adamları  büyüledik tıpış tıpış sabah gelir akşamda anahtarı bizde müşteriye bırakıyorduk. Bizle onların arasındaki menmuniyetden dolayı  Orada iki ULUS arasinda bir SEVGI bağı oluştu. Türklüğün ne olduğunu onlara ispatlamış olduk..

1.03.15.wederath`dan "Dönüs Korkmaz".


( Geçmişime Baktığımda Ben Ve İşletmem.. başlıklı yazı Mosell 07 tarafından 1.03.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.