Allı Ballı Nazlı Kırklı Yaşım

Ilgaz dağları kışın soğuğunu unutturuyor
karlı dağların eteklerinde salınıyorum
beyaz karların beyaz düşlerine dalıyorum
çocuklar gibi şenlenerek ,
çokluğumu heybeme dolduruyorum
yokuş yukarı kayıyorum
demeyin kayılır mı yokuş yukarı  öyle ya
bir zamanlar yokuş yukarı tırmanmıştım
her basamağında gülümseyip 
 her basamağında ağlamıştım

pembe renginde paletim
geçmişe takılıyor
beyaz karlar altında üşümüyor
 
oysa ne zordu yokuş yukarı tırmanmak
her bir beş senesinin noktasını koyarcasına
 hesaplaşarak çıkmıştım basamakları
 ve her bir beş senede daha bir olgunlaşmıştım

hayat denizi boğulmadan yüzmeyi öğretiyordu
çocuktum çocuk yaşlarda evlenmiş çocuklarım olmuştu
çocukca niniler söyleyerek büyüttüm ve büyüdüm

ah o kutsal bildiğimiz analık büyüsü de olmasa
çekilir mi çekilemeyenler
hayat çocuk değildi
çoktu zordu hordu hoyrattı

tırnaklarımla hayatı
kalbimi aşındırıyordum

herşeye rağmen hayata sevgi gülücükleriyle bakıyor
zorlukları aştıkca aşındırdıkça
hiçliğim pişiriyordu
ben koştukca o beni kovalıyor
acımasız yüzünü savurdukca savuruyor

her durak da durup her durak da ağlatıyor
bir tek onur ve asilliğime dokunamıyor
durmak yok nasıl olsa bir mola durağı olacaktı
 
her durakta koşup her durakta ağlamayacağım

” günlerim gerilerde kalacaktı ”
 
oysa kırk yaşıma gelesiye
elma şekeri yememiştim
 cancanlılar hariç 
ayıplamayın beni allı ballı nazlı yaşa gelemeyen bilemez

güllerimden hariç 
 gülüm  gül almamıştım
sinemaya sahi gitmemiştim,
 
oysa 3G liler çok önceden girmişti hayatıma
iyiki gitmişim geçmişimden geleceğe 
 kasvetli günlerden şapkalı günlere
 
yolculuk ettim
kendimi bir anda İstanbul hanımefendisi edasında buldum
 
katibim gelir oy oy
elimde mendilim oy oy
nazlı nazlı sallarım oy oy
gözlerim ahu_mağrur kokar oy oy
 
aşk kokusu istanbulla güzel oy oy
aşk yanındaysa oy oy


 ” aşk ” mı  oda ne yenirmi  yutulur mu
yoksa bir hastalık mı
” keşifine kırk yaşında varılırmış ”
 
öyle ya ilk vahiyde kırk yaşında gelmişti tüm gizemiyle
varmış bir hikmeti allı ballı nazlı yaşın efsuni halleri
 
daha bir güzelleştirir olgunlaştırır birikimlendirir
 kırkyaş verim verme yaşım
en sevgilisinde gilli yaşım
Ruhaniyetin kutsallığa ermişliği yaşım
kalbin aşk yolunda kendini bulma yaşım
dünya hiçliğini sevgiyle kuşatma yaşım
yaşlandıkca demlendiğim demli yaşım
bebek dokunuşunda yumuşacık ipeksi gül yaşım
 
bu yüzden midir  gizemli kutsal
 sırlı,allı balllı dallı nazlı kırklı yaşım
 
iniyorum yokuş yukarı kayarak
hiçliğimle hiç oluşum çıkışındaydım
teleferik geliyor
oh be tepelerdeyim

kırk satır mı kırk yatır mı kırk yaş mı
yok yok kırk bitti kırk bin kere maşallah

bu defa hiç durmadan duraksız  yorulmadan nefessiz çıkıyorum
Anka kuşu misali  arkamda binlerce kuş sürüsü bırakıyorum
kırklı  yaşım
nazar boncuklu yaşım
kırktan öncesi arili/  ar /lı
sonrası allı nazlı anlı
daha sonrası hep güllü gül yaşım
iyi ki geldin  hoş geldin


Tüm nazar boncuklu GÜL kokulu yüreklere ithafen
 
Gülay GÖKTÜRK
( Allı Ballı Nazlı Kırklı Yaşım başlıklı yazı GöktürkGülay tarafından 25.02.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.