Bir 50 sene olmuştur herhalde. Mahallemizde Hasan Amca adında; boylu poslu, kalın pos bıyıklı , yürürken toprak yolları titreten, ağzında düdüğü ile bir gece bekçimiz vardı. Akşam ortalık kararırken dolaşmaya başlar; sabah aydınlığına kadar dolanır dururdu sokaklarımızı, düdük çala çala. Evler derme çatma; çoğu tek katlı, kapı pencere hak getire. İnanın ne hırsızlık, ne gasp, ne tecavüz, ne bir namussuzluk yoktu. Olsa da anında işi biterdi. Bunun hep o bekçi amcanın düdüğüne borçlu olduğumuza inanarak yaşadım. Özledim o tek başına asayişi sağlayan bekçimi inanın.

                             Şimdi düdük oldukça çok.  Çok ama;  hepsi başka türlü çalıyor.

 

 

                             O yaratığın ifadesine ulaştıktan sonra; uykuya hasret kaldım inanın. Her şey iradesi ile; şuurlu, kararlı icra edilmiş. Düşündüm! Siz hiç yakarak aleminde vukuat işleyen hayvan görüp, duydunuz mu ? Hep bir hamlede görür işini. İnsanlık alemin de zaten düşünemem bile. Öyle ise bu yaratık; başka bir alemden olmalı. Nasa’ mı girer devreye, kurarlar mı bir masa, bilmem ama; başka bilim adamlarımı heyetleşir veya kimlerse gelip bir araya bir an önce bunun cibilliyeti tespit edilmelidir.

                             Meclis yasak koymuş bizden izinsiz. Ama çıksın daha bir din adamı ona buna fetva vereceklerine bu defa " Böylelerin katli vaciptir ! " desinler ya ... Tecavüz et , yak... Ulan Allah af eder mi sizi. ? Bir yudum nefesiniz olmasın be.Ananız , bacınız, kızınız yok mu sizin ! Allahın affetmeyeceği kitabımızda belli iken biz insanlar böylelerini çıkardığımız kanunlarla nasıl idam dışı bırakabiliyoruz. Allahın affetmeyeceğini, siz kimlersiniz ki affetmeye kalkabiliyorsunuz.

 

                             CUMK !!! Öptüm seni be muck; muck !... Ne yazdığını pek bilmem maddelerinde ama hatırladığım kadarıyla hani gücü olmayanlara avukat atayan sensin dimi ? Eğer öyleyse; Özgecan'ın canını hunharca alan o ite ; Devlet Baba, Devlet Ana isen ve bu lakaplar çakma değilse sakın ha öyle bir imkan tanımayasın. Hadi tanıdın diyelim; ey siz avukatlarımız sakın ha girmeyin bu davaya be üç kuruş için. Devlet Baba'da bizim, Mahkemelerde bizim adımıza karar verense ayıp etmeyin be. Bu devletime, mahkemelere, siz barodakilere ne olur güvenimizi sarsmayın. Hakkımızı gasp etmeyin. Bırakın insan hakları hengamesini; bırakın adil madil yargılamaları, işi uzatmayı. İnfial var, yangın var yüreklerde, vicdanlar isyanda. Dindirin, susturun ne olur .

                               Türkiye'mizde önceden bu yana duyarım ama kimlerdir bilmem. Hani şu " İpten adam alan avukat" laflarını. Artık ortada ip mip kalmadı da AB uyum dalgasına; bakın nasılda lazım oldu ama. Delikanlılık yapıp ipi bulup getirecek halimizde yok. Ama gelinde kimlerseniz bu defa ipten adam alan avukatlar olarak değil de; ulan helal olsun kimse savunmadı ya şu ne insanlık ne hayvanlar alemine bile mensup olmayan bir başka alemin yaratığına diye nam salın; takdir ve dua kazanın. Haydi be !!!

 

                             Mahkeme ilamlarında  hep " Türk Milleti Adına" der en başta. Meclistekiler bizi temsil ederler sözde. Hadi mahkemeler yazılı metni uygular benim adıma da; siz meclistekiler ben ne zaman izin verdim ki " İdam Cezasını Kaldırın! " diye ?

 

 

                            Eski devirlere gidilmeli. Amazonlara teslim edilmeliler. Cürüm aletleri didik didik parçalanmalı ve bir kazığa oturtulup böğüre böğüre gebertilmelidirler. Ve ya; gladyatörler ve Roma... Bir stat veya arena; o iblisler kafeslerinde; bolca seyirci tribünde. Önce ikisi bırakılmalı kafeslerinden; kendi suç aletleri ile. Kim kimi becerirse ; milletin önünde o kazanmalı ve bir bidon benzinle yakmalı becerdiğini. Canhıraş çığlıklar kaplamalı arenayı.. Sonra bu böyle devam etmeli. En sona baba- oğul kalmalı. Ya baba ya da oğul becermeli ve kazanan diğerini yakmalı cayır cayır. Tek kalanı da seyirciler lime lime etmeli. Ne yasa, ne şu ne bu takmayacaksınız ki biraz olsun vicdanlara su serpilsin. Ve kızımızın ruhu şad olsun.

 

                          

( Cumk . Muck Muck başlıklı yazı KENAN KOÇ tarafından 19.02.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.