Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde;
Memleketin birinde, sanmayın sakın Çin'de.
İpek saçlı, güzel mi güzel bir kız yaşardı,
İsterse gölleri geçer, dağları aşardı.
İnce bilekliğinde vardı dört, beş boncuğu;
Üzgün olanın yanında alırdı soluğu.
Ona oralarda Boncuklu diyordu herkes;
Bazen kulağında duyuyordu çağıran ses.
Bir gün, gitmek üzere, gözlerini kapattı,
Yine "Geç kalma." diye işitmişti fısıltı.
Gözlerini açtı, selâm verdi, evde biri,
Ayaktaydı, dedi: "Hoş geldin, gelsene beri."
Karanlıktı dünyası, gözleri görmüyordu.
Boncuklu ise: "Nedir isteğin?" diye sordu.
İçi ferahlamış, umutlanmış insan gibi
Biricik arzusunu anlattı ev sahibi.
"Isınıyormuş gündüz onunla bütün dünya,
Gökyüzünden hayat veriyormuş her canlıya.
Var mı güneşin ışığında, cisminde gizem?
Bir kerecik olsun, ama ben de onu görsem..."
Şaşakalmıştı Boncuklu bunları duyunca,
O sırada içeri girdi bir karı koca.
Selâm sabahtan sonra, dediler: "Yola çıktık
Geçen hafta, hep yürüdük, dinlenmedik sık sık.
Şimdiye kadar biz iyi geçinip gitsek de,
Sıkıntıdayız, yaşıyoruz Çatısız Ev'de."
"Çatısız kalmış diye hayret etmeyin sakın."
Deyiverdi erkek. "Hep yaptım, ama yel çıksın,
Güçlü esiyor, uçuruyor onu çabucak;
Bu gidişle tavan üstümüze yıkılacak.
Duyduk, sorulara cevap alırmış her sefer,
Size, buraya akıl danışmaya gelenler."
Ev sahibi ise öyle düşününce biraz,
Söze başladı: "Çatı dayanıklıysa uçmaz.
Hep acele etmişsin yaparken sen bu işi,
Doğru düzgün olsun tahtaların dizilişi."
Ne lazımsa öğrendi, teşekkür edip hemen,
Yola çıktı karı koca vakit kaybetmeden.
Şimdi de Boncuklu sordu: "Hüzünlüsün, niçin?
Güneşi nasıl göreceğini bilmez misin?"
Azıcık ümidi olan istemez avuntu,
Sessizliğini bozdu ev sahibi, konuştu:
"Çok uzaklarda, Alçak Yüksek Dağ'da kaya var.
Üzerine, Lâcivert Kaya'ya tırmananlar,
Günün bir saatinde güneşi görür, ancak,
Benim gibiler oraya nasıl ulaşacak?"
Tuttu onu Boncuklu hiç beklemeden fazla,
Gözlerini kapattı, geç kalamazdı asla.
Sonra, Alçak Yüksek Dağ'da gözlerini açtı;
Çıktılar Lâcivert Kaya'ya, ceylanlar kaçtı.
Sıcak güneşe yüzlerini döndüler artık;
Birden değil, yavaş yavaş dağıldı karanlık.
Ev sahibi dağı, taşı görüyordu şimdi,
Bembeyaz bulutlarla güneşi çok beğendi.
Anladı bunu, gözleri oldu dolu dolu,
Yardım ettiği için pek memnundu Boncuklu...

Elinde kitap tutan, şeker kattı aşına!
Gökten üç elma düştü insanların başına.


Bayse Hatipoğlu

( Masal - 1 başlıklı yazı B. Hatipoğlu tarafından 31.01.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.