Rahatsızlandı adam bir gün ansızın. Hastaneye kaldırdılar. Zahirde bir şeyi yoktu batında ise çok şeyi vardı. Hazineye sahip olan batıklar gibiydi. Cevhere sahip viraneler gibiydi. Nabzı ölçüldü, tansiyonu... Kalp ritmine baktılar. Filme aldılar sonra. Damar yolu açıldı, serum bağlandı. Ama teşhis koyamıyordu doktorlar, var ama yok gibi bir şeydi derdi. Yok ama vardı bir derdi adamın. O kadar güzel bir hastaydı ki derdi de o kadar güzeldi. Görünürde hiçbir şeyi yoktu ama her organı ağrıyordu: kalbi, beyni, gözü, elleri, kolları, ayakları, dili...

            Doktoru:" Ey bedenen sağlam fikren ve ruhen sıkıntıda olan adam! Var mı seni rahatsız eden bir husus? Yardımcı olman lazım bize teşhis için. Biz de reçetemizi yazalım rahatlıkla." Hasta adam: "Bilseydim gelir miydim bende hastaneye? Geceleri uyuyamadığım nedendir? Gündüzleri yerinde duramadığım...  Kalbimde bir ağırlık var, kulağımda sağırlık... Beynimde bir yumak var karışık, aklım sarmaşık... Gözlerimde bir loşluk, ellerimde ve kollarımda boşluk, dudaklarımda olumsuzluk... Ayaklarım hep birbirine dolaşık...Sözlerim karışık...Bir anlatabilsem Doktor Bey, bir gösterebilsem sancıyan yerimi? Ama mümkün değil! Bu, ne kalp ağrısı, ne de diş... Ne baş ağrısı, ne de böbrek sancısı... Ne tırnak çekimi, ne iğne yiyimi..." Adam da bilmiyordu neyi olduğunu ama vardı elbet bir şeyi. Doktor Bey konuştu cevaben bir zahmet:  "Nasıl bir dert ki bu, hem sen duçar olmuşsun hem de naçar kalmışsın? Dünyada örneği yok bunun. Tetkik ve tahlillerde bir şey çıkmadı." Adamcağız çaresiz bir şekilde doktora baktı bir süre sonra: "Orhan Veli'nin bir şiiri geldi aklıma Doktor Bey! Ezberimde, onu okuyayım size, en iyi bu anlatıyor içimi: Bilmem ki nasıl anlatsam / Nasıl, nasıl, size derdimi  / Bir dert ki yürekler acısı / Bir dert ki düşman başına / Gönül yarası desem / Değil! Ekmek parası desem / Değil / Bir dert ki / Dayanılır şey değil"

            Doktor sustu kaldı bu işe. Teşhisi yoktu., bu yüzden tedavisi de yoktu. Ama adamın derdi çoktu. Hiçbir hastalığa uymuyordu sancılar. Ne filme geliyordu, ne ultrasyona, ne de mr'a... Ne kan tahlili ne de idrar! Biraz idrak tahlili yapmak gerekirdi.  Bu durumdan iyice rahatsız olan adamın içinden acayip sesler gelmeye başladı.Belli ki adamın içinde de bazı rahatsızlıklar vardı ve dile geliyordu sanki! İyice kulak kabarttılar adamın içinden gelen sese adam ve doktor. İlk olarak dile geldi kalp:

            - Ey beni aşk illetiyle mahv eden adam! Hakkım var senin üzerinde. Hiç durmadan sev papatyayı! Sevmezsen eğer onu doyasıya dururum şu an! Ecelin olurum. Beni bu aşka sen bulaştırdın ve alıştırdın. O olmadan yaşayamam ve yaşatamam seni! Ben ona göre ritmimi buluyordum, ona göre çarpıyordum ve onu görünce heyecanlanıyordum. O yoksa krize giriyorum, tıkanıyor damarlarım.

            - Kalp konuşur mu ya, dedi adam doktora. Doktor, adama sus işareti yaptı parmaklarını dudaklarına götürerek! Dile geldi beyin o an : "Hep onu düşünüyorsun beni onunla yoruyorsun ey zavallı adam! Ben senin önce çok şimdi az kullandığın beyninim. Bu aşkın artık öncesi ve sonrası yok, şimdisi var! Onu ara ve bul! Ona yorulmak istiyorum, onu düşünmek ve hayal etmek bana moral veriyor, çalışma kapasitemi artırıyor. O yoksa sarsıntı içinde kalıyorum, kanamaya hazır bir hale geliyorum. Seni uyarıyorum! Ondan başkasını düşünürsen eğer hakkım helal değildir sana bilesin.

            Bu bir ayaklanmaydı adamın içinde, başkaldırıydı. Dile geldi göz: "Hep ona bakardım ve acayip haz alırdım. Şimdi baktığım her şeye körüm sanki, zevkim yok, hoşlanmıyorum gördüğüm hiçbir şeyden. Tek o olsun gördüğüm ben razıyım. Eğer ona bakmazsan sonsuz bir karanlıkta bırakırım seni! Bunu tehdit olarak algıla!" Adam ne oluyor demeden elleri geldi dile: "Sakın başka ele dokunma ve değme. O elden başkası haram bana! Sakın ha, sakın!" diye haykırdı. Kolları atıldı hemen: "Başkasına sarılma, ona sarılan kollara başkası yalan. Beni onsuz bir yalana inandırma sakın!Yapma bunu!" Adam daha fazla dayanamadı bunca ikaza ve baskıya. Kafayı yiyecek gibiydi. "Tamam susun hepiniz birden! Yalvarırım susun!  Doktor şahidimiz olsun, gideceğim ona, özür dileyeceğim ondan ve bana dönmesi için gerekirse yalvaracağım. Tek siz rahat olun ve asli işlevinize geri dönün. Hem siz iyi olmazsanız ben onunla nasıl iyi olurum."

            Organlar adına son olarak kalp söz aldı ve adam dedi ki: "Dönerse hepimiz için iyi olacak dönmezse senin için kötü olacak! Yani O dönerse kârdayız, dönmezse zarardasın! Artık işimize dönüyoruz ve hasretle onu bekliyoruz."

            Saatin alarmı çalıyordu, saatini sekize kurmuştu. Birden sıçradı yatağından adam, sırılsıklam olmuştu terden. Ayrılığın üzerinden kaç ay geçmişti sevdiğinden. "Çok şükür rüyaymış her şey"  diyordu. Ama ayrıldığı sevdiğini aramak için de telefonu arıyordu korku içinde. Bir daha kâbusa uyumak ve ayrılığa uyanmak istemiyordu.

( Kalp Konuşur Mu başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 30.01.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.