EL VE DA – SUS
Telefonun ucundaydı nefesi
Adam “Konuş” dedi
Konuş…
Keşke sussaydı…
Konuştu kadın
Sızılı bir yakarışla.
Bütün eylemler jilet kesiği
Bütün sırlar yapışmıştı diline
Dolu dolu ama acı konuştu.
“Taş” dedi adam, taş/tı
Taş olsan dayanamazdı
Kadın taş/tı bentlerinden...
Yıkıldı bentler,
İnfilak etti düşünceler,
Söylendi tüm söylenmedikler,
Esrarına gölge düştü cümlelerin,
Bulanık melodilere belendi sözcükler.
Duymadı adamın sessiz çığlığını kadın,
Adam sus/tu,
Artık sus pustu…
“Elveda” dedi kadın,
Ayrılığın sesinde seslendi adama,
Yanan yüreğini yokladı elleri
İnfilak eden damarlarına.
Sineye hicran düşerken
Martılar kanat çırptı denize doğru
Konuştu kadın
Duymadı adam
İçinde açılan kratere düştü yüreği
Cehennemden yanardağ içinde patladı
Kendine doğru aktı lavlar
Hoşça kal/dı.
Adam dinledi
Dindi gözlerinde zaman
Ama dindiremedi içine akanları
Ruhunu yakanları
Jilet kesiği sancıları sırtlandı
Sessizce içti zehrini
Bir satır gazeteler bile yazmadan.
Âdem Efiloğlu