Yılbaşı Kutlamaları Üzerine

Yılbaşı kutlamaları hattı zatında masum kutlamalar değil, derken kutlama üzerinde durmak lâzım. Kutlama nedir, ne değildir?

Tebrik: Bir kimseyi eriştiği bir iyilikten dolayı "Bârekellâh" diye sevincini bildirmek. Mübarekliğini, Cenab-ı Hakk'ın onu muvaffak kıldığını söyleyerek ta'ziz etmek.

 Bu tanım Osmanlıca sözlükte bulunmaktadır. Demek ki tebrik etme işi bir sebebe bağlı. Bir kişi olmalı, bir konuda başarılı olmalı, arkadaşları onun başarısına sevindiklerini gösterme niyetiyle bir fiilde bulunmalı onun adına sevinmeli ve bu sevinci bildirir bir davranışta bulunmalı. İyi de kutladığımız “yeni yıl” teşhis etsek bile henüz bir marifeti ve başarısı yok, olmamış ki olamaz da zira henüz yaşamamış. Eski yılın kutlanması diye kendimizi avutsak ; faaliyetin adı “yılbaşı” kutlaması, yılsonu  kutlaması değil.

                Demek ki ortada bir garabet var.

Kut: ( 1. Uğur, baht, talih. 2. Mutluluk.) kelimesinden türemiş olan  kutlama( kut-la-ma) kelimesinin  TDK’de anlaşılır bir yeri yok. Olanı da şöyle: Kutlama: 1. Kutlamak işi, tebrik.  2. Kutlama töreni. Bu nasıl tanımsa.  Anlamdaş kelimeler gibi.

                “Tebrik, tebrik etme “ kavramlarından yola çıkarak diyeceklerimiz şöyledir. Barekallah  :Allah mübarek etti. Allah mübarek etsin. Hayırlı ve bereketli olsun.  Osmanlıca sözlükteki tanım anlaşılır durumda. Anlayanlar için.

Vikipedi, özgür ansiklopedi Noel’le ilgili şu bilgileri veriyor:

“Noel, her yıl 25 Aralık tarihinde İsa'nın doğumunun kutlandığı Hıristiyan bayramı.

Ayrıca Doğuş Bayramı, Kutsal Doğuş veya Milât Yortusu olarak da bilinir. 20. yüzyılın başlarından itibaren Noel, Hıristiyan olmayanlar tarafından da kutlanan,[1] dinî motiflerinden arınmış,[1] hediye alışverişi etrafında yoğunlaşan bir bayram olarak da kutlanmaya başlamıştır.[1] Bu seküler Noel versiyonun da mitolojik figür Noel Baba temel bir rol oynar.[1]

 

Noel, her yıl dünyadaki Hristiyanların çoğunluğu tarafından 25 Aralık'ta kutlanır. Kutlamalar 24 Aralık'ta Noel arifesiyle başlar ve bazı ülkelerde 26 Aralık akşamına kadar devam eder. Ermeni Kilisesi gibi bazı Doğu Ortodoks Kiliseleri, Jülyen takviminde 25 Aralık'a denk gelen 6 Ocak'ı Noel olarak kutlarlar. Hristiyanların çoğunlukta olduğu ülkelerde pratik olarak Noel tatili yılbaşı tatiliyle birleştirilir.

 

Bazı Ortodoks kiliselerinin Noel'i Jülyen takvimine göre kutlamasının nedeni, miladi (Gregoryen) takvimin Katolik Papa XIII. Gregory tarafından düzenlettirilmiş olmasıdır.[2] Bununla birlikte bazı Ortodoks kiliseleri miladi takvime dönüşüm yapmış ve 25 Aralık'ta kutlamaya başlamıştır.[2]” http://tr.wikipedia.org/wiki/Noel

Buradan anlaşıldığına göre Noelle kültür kodlarımızın hiç mi hiç bir ilgisi yok. Öyleyse neden TRT dahilbütün kanallarımız kutlama yarışı içindeler. Yazık! Buna ancak şuursuzluk denebilir. Koskoca kanallar nasıl şuursuz olur derseniz, gayet kolay. Köyünden hiç ayrılmamış birisi sırt üstü yatıp semaya baktığında gözünü görebildiğinden başka dünya olmadığını görür ve öyle inanır. O büyük, koskoca kanalları önetenler de yetiştikleri kültür “gayr-ı millî kültür ”ün prensiplerine göre yetiştiklerinden gökyüzü anlayışları bu kültür değerleriyle sınırlanmış bir dünya oluşturuyor. Bunun sınırlarının dışında bir dünya olmadığını sanıyorlar değil, başka bir dünyanın olmasına veya varlığının anlaşılmasına müsaade etmiyorlar. Bu tutumlarının sebebine ideoloji deniyor. Vaziyet bu.

                Hediyeleşme faaliyeti sınırında da düşünsek Noel baba hediyeler getirdiği için hediyeleşme buna benzetilmiş. Peki, Noel babanın dağıttığı hediyelerin üreticisi değirmenin suyu nereden geliyor diye düşünen yok.

            Bu konseptin terkiyle bir Nasrettin Hoca fenomeni Türk çocuğu için geliştirilemez mi? Bu konularda eser yazmayı yada senaryo yazmayı hiç mi düşünen olamıyor.

                “Türk milleti” olarak yaşamanın tek yolu, Trük milletinin tarihi misyonunu geliştirecek bir formülün genç nesle aktarılmasından başka çare yoktur. Rivayete göre Macarlar Türk, Bulgarlar Türk, Finler Türk. Peki, Türklüklerine dair taşıdıkları hasletleri kalmış mıdır? “Hayır” cevabınızı duyar gibiyim.

                Öyleyse devir aklımızı başımıza taşıma devridir. Tarihi misyonunu deruhte etmeye muktedir bir Türk milleti varlığının devamı için rezaletin tekrarlanmasına kültürel kodlarımız gereği son verme gereklidir. Geç kalmayalım. Nasrettin Hocamızı bile ironi kaynağı gibi göstermeden vaz geçebilmiş değiliz.

                               Anlayana sivrisinek saz…

 

( Yılbaşı başlıklı yazı Şakir Albayrak tarafından 29.12.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.