-Neden sustunuz ve şaşırdınız?
-Dostum Maalesef biz
sizler gibi ilerlemedik bu dünyada, teknoloji ve düşünce alanında, dünyada
herkes her ihtiyacını kendisi karşılıyor tabiî ki iş bulur ve çalışabilirse.
-Ben anlamıyorum, ve
görüyorum uzayda sizleri çok üzülüyorums bu nasıl olur? Olamaz!
Süleyman
-Oluyor sevgili dostum.
Az önce senin anlattığın gibi sizi bizlere canavar diye gösteren zihniyet,
kendi çıkarı kazancı için her şeyi yapıyor.
Sevda sevgi dolu
gözlerle uzaylı ışık saçan ışığa yaklaşarak elinde tuttu. Bu temas dan bir anda
ürküntü duyan ışık saçan ışık, daha sonra bu temas dan hoşlandı.
-Özür dilemenize gerek
yok. Sizin evleriniz ile bizim yaşadığımız ev arasında belli ki çok fark var.?
-Evet, .Uzay hayatım
dışında üç bin beş yüz yıllık yaşamımda ilk defa birisi ile el ele temasta bulundum.
Bu çok mutlulks verici olandırmı. Yine kelimeleri karıştırmaya başladım.
-!
-!
Süleyman
-Önemli değil dostum
biz kelimelerde değil gönlümüzde gelen hislere bakarız. Yaşınızı hiçte göstermiyorsunuz,
hala gençsiniz
-Tamam, ben anladım,
siz dünyalı yaşı ile bizdeki yaş ayrı idi değil mi, yine karıştırdım. Bana
gönlünüzde geçen hisler nasıl olur anlatır mısınız.?
Uzun bir incelikle ve
samimi mutlulukla ahenk içinde devam eden sohbetten sonra akşam oldu. Sevda
-Siz devam edin sohbete,
ben akşam yemeği için dostumuza soğan ekmek hazırlayayım, beraberce mutluluk
içinde yiyelim.
Işık saçan ışık
-Unutmamamıssınız dostlarım.
Etrafınıza sevgi frekansları yayıyorsunuz, Gezegenimizde çözmeye zorlandığımız
frekans ve titreşimleri şimdi çözdüm, yanımda getirdiğim ısıya ve titreşime
duyarlı ısı balansk dijital ölçer cihazım sizin yanınızda bu sevgi ortamında,
frekansları düzgün ve ahenkli bir uyum içinde ölçüyor, siz yanımda yokken
gezegenimizde bu frekans ve titreşimler düzensiz ve anlamı olmayan bir
eğrilikle kesik çizgilerle ölçüm yapıyordu. Şimdi ise birbirine uyumlu
çizgilerle ahenk içinde birbirine sarmal düzlemde uyumlu bir kusursuz bir şekil
içinde seyir ediyor.! Madde ses ile dağılıyor sesin yaydığı titreşimle bu
maddenin frekansını, yönünü bulunduğu yeri belirliyor. Gezegenimizde bu
bedenimizi bilgisayar bağlayarak anlamaya çalıştım çözemedim. Özür dilerim
sizin dünyada bedenleri bilgisayar bağlayarak bilgi ile donatılmadığı ve arama
motoru gibi bilgiler yüklenmediği için size garip gelebilir. Aynı bizlerin
sizlerdeki sevgi, aşk, merhametle donanmış bedeninizdeki bu duyguların-"
bu kadar gelişmiş bilgisayarlarımızla, donanımlarımızla bu duyguyu çözemeyen,
çözmeyi bilmeyen biz uzaylıların-" bize garip gelmesi gibi bir durum
sevgili dostlarım. Şifa dağıtıyorsunuz.
Hep birlikte güldüler.
Görünüşte ışık saçan ışığa, zor gelen mutluluk sevgi gönül formülünün, tüm
yaşamda varlık ve insan olma özelliğini gösteren, özel kar beyaz kristal gibi
değerli olan bulunmaz bir duygu olduğunu anlaması uzun sürmedi. Bu duygunun formülünü bilen gönüller ve bedenler, günlük hayatta karşılaşılacak her türlü
zorluğu aşan, bu formülle, zorlukları aşarak etrafına ışık saçan büyüleyici
mutluluğu ile hayatına yön vererek katlanarak çoğaldığını bilir. Nasıl boynunuzdaki
madalyon işinize yaradı mı? Bu duygu neden görülmüyor?
-Siz madalyonu nereden
biliyorsunuz?
-Onu ben galaksimizden
gönderdim?
Süleyman şaşırdı.
-Teşekkürler ederim
işimiz çok gördü. Nerede kalmıştık. Duygular görülmez, ama dostum hissedilir,
bu uzayda parçalanarak düşen atom altı parçalar değildir ki görülsün.
-Kozmik ışık. Enerji
gibi belli olmaz diyorsun? Hissedilir. Anladıms benim bedenimde duyulan
kaynaşma,var olmamış bir kucaklaşama kavuşmak gibi mi gibi galiba.
-Öyle sayılır; kısacası
herkesi ayırmadan sevmek, kucaklaşmak, sarılmak dertlerine çare olmak ,paylaşmaktır
dertleri, yaşamdaki yaşama, seçme, inanma özgürlüğünü karışmadan, kısıtlamadan
yaşamaktır.
-Şimdi anladım, ben
mutsuz sen beni mutlu etmek için benimle ilgileniyor dinliyorsun, kucaklaşıyoruz.
Yeni, yepyeni bir şey bizim ve gezegenimiz için.
-Çok güzel anlattın.
Bunu zamanla daha iyi anlarsın.
Işık saçan ışık hiçte
alışık olmadığı bu yakınlık'dan dolayı hafifçe bilmediği gülümsemeye çalışırken,
yanakları değişik bir şekil alıyordu. Gönüllerde bahar havası esiyordu. Hoş
halin hoşluğu Süleyman ve ışık saçan ışığı, sarıp sarmalayan tatlı bir uykuya
dalmalarına neden olarak, oturdukları kanepede tatlı uykuya daldılar. Mutfak
dan içeriye girerek yemek hazır demek için giren sevda onları yan yana tatlı,
tatlı uyuyan dostlarını görünce sevinç gözyaşları içinde gülümseyerek
üstüne yerde duran eski yayma kilimi örttü.
Sevda inişi kolay olan
ama çıkışı çok zor olan hayatında çelik duvarlarla örülü yaşantısının böylesine
güzellikle noktalanmasını rüyasında görse inanamaz ve alaylı bir ifade ile
güler geçerdi. Yumuşak ve berrak olan bu yolda bu dostlarla gözünü kapatmadan
devam ederim hatta canımı veririm düşüncesi içinde tekrar mutfağa geçti. Gönül,
kalp, ruh eşittir can eşleşmesinin uyumunu hissederek mutfaktaki gaz lambasını
yakarak ,içeriye getirdi. Karanlık olan oda bir anda ışıkla doldu. Bu dağda
elektrik olmadığında gazlı lamba kullanılıyordu, fakat her zaman böylesine ışık
saçamazdı. Güldü, yerde duran mindere oturarak ,Haydar’a, Süleyman ve ışık saçan
ışığın tatlı uyumalarını seyrederek hayal olmayan, hayallere bakar gözle
bakarken derin düşünceler içinde uykuya daldı.
Bir şeyin bozulup şekil
değiştirdiği ve ehil ustalarla tamir edilerek eski haline sapasağlam getirildiği
bu âlem de, her şeyin zamanı ve saati geldiğinde onarılması ve düzeltilmesi bir
anda mümkün oluyordu.
Sabahın ilk ışıklarında uyanan ışık saçan ışık dışarıya çıkarak dünyada gökyüzünü seyrederek bu müthiş bir güzellikle ve ahenkle uyum içinde yaratılmış dünyayı ve gökyüzünü ve gezegenini düşünerek aradaki farkı çözmeye çalışıyordu. Bu temiz havayı içine çekerek değişik yüz hareketleri içinde şaşkınlıkla baka kaldı. Gezegenlerinde tüm ortamda bu teneffüs ettiği temiz havayı bile jeneratörler aracılı ile teneffüs ederek yaşıyorlardı, yani gerçek olmayan suni üretimdi. Bu nedenle bu temiz havanın etkisi ile mest oldu başı döner gibi oldu. Hafif adımlarla yürüyerek etrafını çözmenin gayreti içinde ehil olan bilgiyi almanın gayreti içinde yürüyüşüne devam ederken etrafını dikkatle seyrederek anlamaya çalışıyordu.
Bu kâinatı
yazan ve yaratan mevlamızın güzelliğinin hayreti içinde yazılan yazıyı okuma
gayretinde olmanın sevincini hissetmeye ve duymaya başladığını fark etti.
Karşılıksız alıp verme, bir şeye el uzatıp almanın, hissederek dokunmak, hiçbir
kimsenin ve düşüncenin baskısı olmadan, gözetleme olmadan özgürce yaşamanın
hissiyatın anlayınca ömrü hayatında akmayan gözlerinde iki damla sevinç gözyaşları
akmaya başladı. Bambaşka bir anlamsızlık ve anlamanın şaşkınlığını yaşayan
bedeni özgürce yaşamanın özgürlüğünü yaşayarak tadıyordu. Kapıda uyanmış
kendisini seyreden sevda yanına yaklaşarak ona sarıldı, bir an irkildi ve
tatmadı bu sarılmanın zevki ile bedeni gevşedi, gizlenmiş hapis olmuş bedeni bu
kucaklaşmanın manasını anlayarak heyecan içinde kalbi çarpmaya başladı. Sevdaya
dönerek
-Tereddütsüz,
kararsızlık olmadan neticeye varıyorum, sessizce bu olanları hafızama kaydederek,
gezegendeki merkezi bilgi bankama göndererek belirli olan bu gerçeği döndüğümde
gezegendeki heyete sunacağım.
Mehmet Aluç