1 İthaf




Kızıla bürünen gözlerinden okunuyordu
Sabahın alacakaranlığında
İçindeki her bir acının izi.
Yumruk gibi şişmişti
Henüz yirmi iki'sindeki çakır gözlü kızın her iki gözü.

Belli ki gözlerinden dağıtmıştı,
Aşkın sadakasını
Beklemeden sabah'ı.
Taş bile olsanız çatlardınız orta yerinizden,
Görseydiniz sevgiliye çektiği ah'ı.

Neydi onu bu hallere sürükleyen şey !
Kendi bile tam bilmiyordu.
Belki de yerli yersiz bir kıskançlıktı.
Yada,
Sevgiye duyulan bir hasret, bir açlıktı.

Belli ki,
Sarı saçlarını bir gönüle dolamıştı
İçin için ağlıyordu.
Çoruh gibi,
Fırat gibi içten içe çağlıyordu.

Bilmiyordu ki,
Suya hasret yürekler gibi,
Ummanlar yolunu bekler.
Hak katında makes bulmazmış yanmayınca,
Arz olunan dilekler.

Söyler misin !
Fırtınanın şiddeti ne kadar çok olursa olsun,
Martı hiç sevdiği denizden vaz geçer mi ?
Bir damla aşk düşmüşse şayet bir gönüle,
Artık ona söz geçer mi ?

Kara tren dağları dolanıp aşıp gelmese de,
Bir selâm,
Bir haber yeter.
Beraber çıktık biz bu yola,
Beraber yürüyeceğiz ölümüne beraber der.

Adı bende saklı
O sevgiliye ithaftır bu şiirim
Bir türlü kabuk tutmadı özdeki yaram.
Seni bekliyorum o yerde
Mahşere dek ey bahtı karam.


Halis Kandemir



( İthaf başlıklı yazı Halis Kandmr tarafından 16.12.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.