Kararsız bir etkileşim ket vururken onca şeye. Onca yanılgı bile bile ve yansıması ateş sıcaklığında tezat bir ürperme ile üşütürken. Yaz ortası buz kesen bir beden kışa çıkar mı çıkmaz mı meçhul… Ne kışı yarından ne haber… Kanıksanmazken  kanıksamak kanıksanmazlığı yadırganmış o sefil benlik biteviye yalpalarken. Bariz ve olası onca delil sunulmuş ve hali hazırda görülmeyi bekleyen bir dava zamanı belirsiz ve sonucu akla zarar.

 

Anlamak ne mümkün en azından tadı damakta kalmış tüm yarım kalmışlıklar. Adsız sansız ve yetisiz bir yanda istifli bir yobazlıkla kendilerine acılardan paye çıkaran.

 

Hüznün o garip esintisi çoktan esir almışken kınadığım esaretin o garip izdüşümü bir gölgeden ibaret iken ve yeri geldi mi dimdik tepelere kar yağmış ve tırmanması olanaksız. Erişmek adına cebelleşen bir sürü kötü ruh kendi kuyusunda çoktan boğulmuş da çok uzağında vicdanın. Vicdan ne ola ki? Basit bir mefhum mu hiçbir sızı ihtiva etmeyen yoksa katmerli bir sancı mı her daim mesul olduğum kalan yarımdan ve yarınlara ümit bağlarken. Ne tuhaf ve tutarsız onca insan. Zararsız bir kimlik benimki alt tarafı tüm o muhalefetine rağmen. Korumak adına ve nefes aldırmamak nefsine garip onca ikilem arasında baş vermek isteyen. Dirayetim ve sınırlarım ihlal hakkı tanımadığım ve tanımayacağım.

 

Elimin kiri her daim suyun altında ya ruhlarınızın kiri sanır mısınız ki suyla sabunla çıkacak.

 

Ah berduş düşlerim, yine yalpalıyorsunuz değil mi? Bırakın yarını önce günümüze bakalım benim uçuk hayallerim hanidir adlandıramadığım ve betimleyemediğim. Onca imge gizli iken satır arasında gizemli bir varlığın o meşum ve sırnaşık yanılgısı değil mi her sefer yere kapaklandığım. Düşemem düşmemeliyim sakın ha basıp geçmeyin. Bilmez miyim duymazsınız kirli vicdanlarınızın o sessiz çığlığını… Bilmez miyim yüzsüzlüğünüzü… Bilmez miyim yaşadığınız o sefaleti kendinizi nasıl da muktedir sanırsınız oysa. Zengin ve varlıklı kimlikleriniz neyin garantisi söyler misiniz? Nedir sizi ulu kılan ve ülküsüz varlıklarınız neye delalettir?

 

Altı üstü soyutlanmış somut bir yadsımazlıkla kabullendim artık. Çok şeyi kabullendim üstelik her ne kadar acısa da canım. Biraz hüzün bir avuç gözyaşı ve maruz kaldığım tüm o gerçekler anmaktan hicap duyduğum ya da hecelemekten. Bırakınız hecelemeyi kekeliyorum her konuştuğumda ama yılmaz bir iradeyle aralıksız koşuyorum kavuşmak adına… Kavuşmak o meçhul yarınlara ışık bir yanıp sönerken ve bilirim maksadınız karanlığa mahkûm etmek güneşten çalıp geceye dalmak ve mümkün mertebe set çekmek. Kanaatkâr olmayı becerseniz cenneti yaşardık varmadan eşiğine kıyametin.

 

Nankör ve aç bir nefsin istem dışı yaşattığı onca sıkıntı ermeden nihayete rahat edemezsiniz değil mi…

 

Varsın uzak olayım sizden varsın sığıntı ve çalıntı bir hayat süreyim Yaratan’dan ödünç aldığım. Ne de olsa tek borcumu er geç ödeyeceğim haricinde kime ne borcum olabilir ki ahımın yerde kalmayacağı inancı hala baki iken. Canım emanet, düşlerim bana dair, yarınlarım bazen çok uzak.

 

Uzak nice insan yakın addedip yok sayan benliğimi görmemek adına işledikleri suçları. Her şey meydanda olsa da ispatlayamadığım onca yanılgı ve binlerce yergi. Öykündüğüm kimse de yok ayrıca ya da görmezden geldiğim. Ben görmezden gelinirken zaten yaşıyorum payıma düşeni. Daha dün hatta daha şimdi derken zaman yine durdu ve takıldı kaldı aynı yerde: Adı özlem, adı yontulmuş onca düş ve erişemediğim ne varsa…

 

Kâfir olmak için çok şey gerekmiyor da. Ola ki inkâr edin hakkaniyeti ve yerin yerden yere vururken söyleyin günah değil mi… Sanır mısınız ki karşılık bulmayacak bunca yalan yanlış ve yobaz ve ketum tüm o tutumlarınız…

 

Karşılık bulmasam da derinden hissettiklerime devam yola elimde vicdanımın ışığı günün yirmi dört saati aydınlık veren.

 

Çok şey var anlam veremediğim ve ne çok soru sayfalar dolusu. İşte bir çentik daha attım yeni bir yenilgiye daha. Belli idi sonu ta baştan biliyordum bana ait olmayan bir varlıktı sunuma hazır ama göreceli bir yakınlık gönülden kurmuş olduğum o derin bağa rağmen. Yitip gitti işte hem de kaçıncı kaybedişim. Tüm duygular nasıl da sırnaşık ve nasıl yakıcı yıkıcı her ne kadar insan olduğuma delalet etse de. En azından nefretten iz dahi yok yerini almış iken vurdumduymazlık.

 

Çok denedim nefret etmeyi çok insandan ve pek çok olgudan haz etmesem de eninde sonunda geride kocaman bir boşluk kaldı. Onca boşluk birbirinin alt kümesi ben hiçbir kümeye müdahil edilmezken. Nasıl sancılı bir devinim hız kesmeyen. Her yeni gün yeni düş kırıklığı ve her yeni gün defalarca ölüp ölüp dirilmek. Kim bilir kaç kez ve adlandıramadığım her ne ise anlamsızlığı ile suyu bulandıran…

 

Zihnim de az bulanık değil hani tüm hücreler işgal altındayken her ne kadar uzak durmaya çalışsam da. Ne var ki asla yetemiyorum her ne kadar yetinmeyi bilsem de. Neden yetinmez insanoğlu ya da nedir sevgiye engel teşkil eden…

( Karşılık Bulmasam Da... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 14.12.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.