-Oğlum annen bize çok
kızacak!
-Neden kızacak ki?
-Oğlum sen manyakmısın
yoksa salak mısın? Neden olacak ki kasap remzi amca 5 liralık kıyma verilmez
diyince, camına taşı yapıştırarak camları kıran sen değil misin?
-Evet, ben kırdım ne
olacak?
-Daha ne olacak diyor,
oğlum sen beni çatlatacakmısın?
-Çatlasan ne olur? Zaten
akşama kadar yük taşıma ile zaten çatlıyoruz, bir seferde benim için çatla
yani.
-Şey yani demek
istediğim....
-Ne demek 5 liralık
kıyma olmazmış, söyler misin? O adam onu hak etti.
-Ne bileyim ben, hem
ben kasapmıyım ki?
-Ben ne hayallerle
geldim evde kardeşim et diye ağlıyor, cebimde sabahtan akşama kadar kazandığım
beş lira var ve bana kıyma vermiyor.. Hem ben sırtımda yük taşırken bana 2 lira
vermesi gerekirken 1 lira veren aç gözlülere ben, yok efendim bu para ile bu
yük taşınmaz diyormuyum? Hayır, öyle ise o da hayır demeyecek kardeşim.
-Şimdi ne yapacağız
söyler misin?
-Gider aşağıdaki
mahalenin kasabından et alırız, hem o duymuştur şimdi olanları, bizide
tanımıyor alırız kıymayı kardeşim doyana kadar yer.
-Ulan selim sen var ya...
-Ne olmuş bana?
-Harbi çok yüreklisin,
ben olsam başımı öne eğer gerisin geriye giderdim.
-Yok, öyle olmaz, hem
kasap remzi pısırıktır kimseye söylemez ismimi, o şimdi bir yalan uydurur aç
gözlü paragöz aç gözlü adam. Sende pek pısırıksın be oğlum, çok korkuyorsun.
-Bak bu konuda çok
haklısın. Ama ne gereği vardı dükkânın camını aşağıya indirmeye?
Aşağıdaki mahalledeki
kasabın dükkânından içeriye girdiler
-Bize beş liralık kıyma
verirmisin?
Kasap süleyman veremem
der gibi oldu, düşündü..
-Yağlımı olsun yağsız
mı?
-Yağsız olsun.
Selim arkadaşı remziye
dirsek dürttü, yani gördün mü nasıl beş liralık kıyma verilirmiş dercesine.
Kasap kıymayı çekti,
kıymayı alarak evlerinin yolunu tutular neşe içinde..
-Bak gördünmü nasıl
aldık kıymayı, bazen sert yapmak gerekiyor, yoksa bu dini imanı para olanlar
başka türlü anlamıyor halden.
-Yok, yok sen bir daha
yapma.
-Bak bak yine korku
trenine binmeye başladın sen.
-Ne alâkası var şimdi? Şimdi
kızlar olayı duyunca bizden çekinecekler, zaten zar zor seveceğimiz kızları
bulduk.
-Hop dur bakalım şimdi
sen orada, ben bir defa hazksızlığa uğradığım için yaptım bunu, hem ben herkese
hesap vermem öyle.
-Tamam, yine sen kayışı
sıyırdın ve çok konuştun annen yolumuzu bekliyordur çok konuşma.
-Yok, sen sanki çok
konuşuyorsun ya.
-Evet, ben senin gibi
geveze değilim ama.
-Ne âmâsı maması düş
önüme, sakın evde yaptığımızı belli etme.
-Kim ben mi?
-Evet, sen kim olacak
ben mi?
-Ama kalbimi
kırıyorsun.-Tamam artık bir şey söylemiyorum, adımlarını sıklaştır eve geç
kaldık.
-Senin yüzünden, bana
ne kızıyorsun.
-Kızmıyorum haydi.
Mehmet Aluç