Bir çeyrek ve bir
çeyrek daha. Tekabül eden koca bir yarım.
Ya tümden gelip yarım
kalan o doğruya ne demeli.
Üç yanlış artık bir
doğruyu götürmezken halen gerçek hayatta tek bir yanlış tüm doğruları
götürmekte.
Götürsün de yoksa nasıl
ereceğiz kemale, nasıl çıkacağız yüzeye dibe vurmadan.
Ne varsa yarım kalan,
ne varsa tek hamlede tuş olduğumuz.
Kıvrak bir şarkının
nağmeleri süzülürken buharlaşıp gidiyor sefil duygularımız. Kifayetsizce
salınıyor boşlukta.
Ne bir denklem ne de
eşlik eden bir formül. Sadece el yordamıyla bulabildiğimiz kadar doğru onca
çarpıklık içerisinde.
Bir yanda savrulan
yalanlar peyder pey istiflenirken. Duyarsız olabildiğince ve alabildiğince.
Pembe bir yalana bile
tahammül edemezken gözlerim açık gördüğüm bir rüya imiş nihayete erdiğine yeni
yeni vakıf olduğum.
Susmalı susabildiği
kadar ve susarken aşka, hayata istifliyorum kalan çeyrekleri. Bir bukle oradan
bir bukle buradan tıkıyorum ne varsa sağdan soldan topladığım.
Çok ama çok seviyorum
yine ve yeniden. Fark etmez her kim ya da her ne ise yolumun kesiştiği.
En çok da kendimi her
ne kadar tahammül edemesem de patavatsız ruhuma ve bir o kadar yeknesak ve
alacalı bulacalı yalnızlığıma savrulmuşken çiy taneleri.
Bir yanlış yapıyorum
hayat denkleminde derken bir doğru ve pervasızca sıkılıp yırtıyorum sınav kâğıdımı.
Bariz ki sıkıldım problem çözmekten. Kopya çekme alışkanlığım olsun olmasın
zaten kimsenin kulağıma fısıldayacağı yok. olsa olsa fısıltı dahilinde
duymaktan imtina ettiğim milyonlarca yalan. Sonra hiçbir şey olmamış gibi kös
kös önüne bakan münafıklar.
Tam bir hayal kırıklığı
bir o kadar kifayetsizliği duyduğum ve yüzüme söylenen yalanların.
Farkındalığımın
farkındayım hem de dibine kadar. Paranoyak bir devinim olmasını isterdim
doğrusu en azından kendimden şüpheye düşer ve güven duygum yerle bir olmazdı.
Hali hazırda şahsım haricinde farkındalık kazandığım kim varsa çoktan yıkıldı
ve yerle bir oldu pembe düşlerim. Kahramanlar hıyanet ederken ben aslıma nasıl
karşı çıkarım. Benden başka ya da bana dair her kim ise yolumun kesiştiği.
Sadece algıda seçiciliğin mazereti olan belki ki fazla seçici davrandığımı
sanırken bir yanılsama imiş gördüğümü sandığım.
Yaklaşırken uzaklaşmak
bu olsa gerek ya da sevi yetisinin yerini alan duyarsızlık.
Ne şahıslar ne de
önyargılar ne de duymaktan hicap ettiğim onca yalan arkasına sığındığı
yanılgısı taşıyan malikleri.
Susmalıyım yeniden
susarken hayata. Doymak ne mümkün bunca güzellik sunumda iken ve her ne kadar
kuytularda kalmış olsa da…
İzindeyim ve telaşında.
Yakınındayım belki de
çok çok uzağında.
Neyin telaşıdır
duyumsadığım o da ayrı bir soru hali hazırda cevaplanmayı bekleyen.
Bulup bulmamak ise bana
kalmış her ne kadar izler silik ve belirsiz olsa da.