// Ay yürüdü gözlerimden yırtarcasına
Mührümün efsunu sandığım sen haresinden donup, takılı kaldım //
Sen benim, ahiri ölümcül sevabım, devamlı tökezletip, önümdeyken!
Hangi bahaneyle ay bacadan savuşup
Beni yalnızlığıma düşürür
Neden cehennemine koyverir
Fermanında meczup tutkularım
Caydırmak isterim arzuları
Dinlemez ezeli küfranlarım
Sen zalimlerin önde gideni
Dört kitabın tanıdığı
Aşkın duru halini infaz edip
Mecnun’un Leyla’sını öldürdün
Taş duvarlı mahzeninin kuytularında
Ahuzarım geçiyor masalsı yüreğimden
Sessiz ayaklarıyla iz bırakarak
Tohumunda filizlenmiyor taç yapraklı çiçeklerim
Duyan duymayana söylesin
Sen beni şahikalarımdan indiren
Bozkıra bulayan tepe taklak ezeli/m.
Sen zalimlerin önde gideni
Dört kitabın tanıdığı
Aşkın duru halini infaz edip
Kerem’in Aslı'sını öldürdün
Taş duvarlı mahzeninin kuytularında
Hayatın kuyusundan
Kana kana su içmişliği mi
Yaşatacağını sanıyorken
Kaynağıma sekteyi vuracağını bilemedim
Sen zalimlerin önde gideni
Dört kitabın tanıdığı
Aşkın duru halini infaz edip
Yusuf’un Züleyha’sını öldürdün
Taş duvarlı mahzeninin kuytularında
Erdemli yaşamın cömertliğinde
Kendime fazlasıyla yetip
İmbiğimden safi tevazu süzülüyorken
Lacivert bir gecenin
Yalan çemberi dudağından
Kurak çağlayanını
Kusturdun alim cehaletinde
Oysa, bana dökülmeni böyle istememiştim ki
Sen zalimlerin önde gideni
Dört kitabın tanıdığı
Aşkın duru halini infaz edip
Ferhat'ın Şirinini öldürdün
Taş duvarlı mahzeninin kuytularında
Vakit dem tutarken
Geçmediğini mi sanıyordun zamanımın
Cimrilik göstererek
Çekil git demeden
Baş belası yeknesaklığın la
Yosuna küf tutan sazlığımda ki yürek
Sen zalimlerin önde gideni
Dört kitabın tanıdığı
Aşkın duru halini infaz edip
Kamberin Arzusunu öldürdün
Taş duvarlı mahzeninin kuytularında
Sen benim, ahiri ölümcül sevabım, devamlı önüm-deyken