Nice sevdalar gördüm;
Ömrü bir ömre sığmayan,
Gözlerden yaş yerine kan akıtan,
Yeşermiş gülleri solduran.
Kara toprağa bile rengini değiştirmeyi öğreten.
Kızıla boyatan.
Kan kırmızısı.
Geldiği gibi gitmeyi de öğretiyor hayat insana.
Önce geliyor, bakıyor, göz gezdiriyor.
Sonra olacağı varsa oluyor.
Ama hep iyi bitmiyor adı aşk olan bu masal.
Kimileri doya doya yaşıyor.
Ya da yaşadığını sanıp yaşlanıyor.
Kimileriyse sevgi arıyor,
Aslında kalabalık gibi görünen boş sokaklarda.

Uyanıyor güneşle beraber uykusundan;
Sanki hep oradaymış gibi.
Sanki serseri bir kurşun gibi.
Acımadan vuruyor insanı.
İsmine hain denilen o Ayrılık.
O zaman yaşlar tükenmiyor.
Bazen bulutla beraber ağlıyor insan.
Bulut ona derdini anlatıyor, insan dinliyor.
İnsan anlatıyor, bulut dinliyor.
Bıkmadan usanmadan.
Ta ki rüzgar gelip onu uzaklaştırmadan.
Sonra kuruyor gözlerde ki yaşlar yavaş yavaş.
Güneş kaldığı yerden devam ediyor aydınlatmaya.
Yağmur sonrası toprak kokusu gibi;
İnsanın damarlarına işliyor.
Nasılda ferahlatıyor insanı;
Sanki annesinden yeniden doğmuş gibi.

Sevdiği gibi silebilmeli insan.
Sevilen kişi değer bilmezse.
Geldiği gibi gidebilmeli insan.
Davet eden kişi hayır bilmezse.

HARUN ECE


( Geldiği Gibi Gidebilmeli İnsan başlıklı yazı Harun ECE tarafından 5.11.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.