dünya tarihi onlarla dolu. her biri kendi hikâyesi içinde aynı.
değerli olan nedir diye sorarsan bana, olan derim. çünkü, söz değersizdir deyiverdim bir gün.
kendi içinden çıkanı taşıyan söz değerlidir yalnız. olabilmenin kudretine dizlerini dayayan ve sunak taşı gibi kalbini oyan sessizliği ortalayan söz.
verildiğinde, sarhoşmuşçasına gecenin tüllerine sarılan, gönülleri çözülmeyen aşk kutsaldır yalnız. sözleri bağlayalım seyr'ile, bakışının şiiri yeter bana.
geceleri ilerleyen adamları gördün mü, gökkuşağının altından? dağlarında olmayan bir reyhan arayan. yokluk dalgalarının kırılan damlaları gözlerine vuran, deniz sadakatiyle bulutlanan adamları.. kaçırılmış öfkeleriyle uzaklaşan. onlar kurtarılamayacak olanlardır, kimsenin yüzüyle bu yokluktan.
tarihi yazılmamış bağlılıklardır zincirleri kıran ve gerçek olan. anlatılanın terkedilen duaları birikir durur eksilttiklerinde.  değişmenin, taşın kuma değilde kumun taşa dönüşmesi imkânsızlığıyla. sen yazılamayının şiirisin.
kuğu gibi eğilmiş boyunlarının bembeyaz şefkatiyle, içine yağan kadınları bildin mi? üzerine yürümüş zamana çocuklar gibi bakan. başları sislere yaslanmış bekleyişlerinin şahitliği ömürleriyle, yalnız bir an baktığında okunan, altın bir ülke saklamış gözlerini toprağa indiren kadınları.. işte onları öp, boyunlarına sürülmüş rahmet pınarından. sonsuz bir adın olsun gökkubbede. seni oraya yükseltecek olan fecr, bilirsen bu vecdde. bu yürüyüş el ele.

ne harikadır bu sırrın üstü. ama hiçbir zaman bulamazsın sen onları. biraraya gelmeyen ayrı cihan yıldızları gibidirler. bedeli ödenmiş yokluğa at sürdüğümüz çöllerin geceleri işte böyledir.. atlar çatlar, kumlar yorulmaz. yaprakları üşür kimileyin kristalize vahalarda, gözleri tütsülü hayali bir yârin. bir avuç toprağım, ellerini gömsene susuzluğuma.
sonra bu kimin hakkı? kabuğu çatlamış dünyanın. hiçbir sözün sahibi yokmuş meğer.
ama hatırlatılması lâzım gelen şey, ezelden gizil bir bağın koparılamayacağıdır. haklılığın getirdiği payla, bölüştürülen, bir tutulamaz onda.
cedid bir soluğun külü ile dolmak zamana bu. toprağı taşınmaz basit bir adamın yolu. nasıl yorulmadıysam ummazlıktan, her harfi yokluğuna basıp..
şimdi soluğunu tut. unut harfleri.

yüreğin kavli ne bükülür ne bölünür.


biz -mi? derken dudağında bir öpücük- kıvranıyor.





( Kristalize başlıklı yazı kuzey şafağı tarafından 1.11.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.