Sen şimdi yoksun ya şehrimde, ırak iklimlerden gelen bir hüzün  çöküyor şehrin göbeğine. Sokaklarda inadına sen mısraları okunurken, başka hangi sese gebe kalınır ki.?... Uyuyan şehrin nefesinde çınlıyor adın da kimseler duyamıyor bu kör, karanlık çığlığı. Suskunluğun en harelisi yankılanırken gün doğumunda, bir telaş işe yetişen insanların gergefinde nasıl oluyor da bir an tüm insanlar sen olabiliyor? Peki ya caddeler, caddeler dinlemiyor artık ayak seslerimi. Öyle alışmışlar ki bu güne değin duydukları sese, yalın kalıyor şimdi benim sesim. Yarim, şehrimin küskünlüğüne alışamamışken daha, üstüne bir de yokluğunun hezimeti, nasıl tarifsiz bir buhran, nasıl koyu karanlık bir iç sancısı sarıyor bedenimi...

 Yarim derken bana aslında ne çok şey anlatmak istermişsin meğer. Anlayamayışıma mı kızayım, yoksa bir daha bu kelimeyi duyamayacak oluşuma mı işte tam bu noktada aralarda kalıyorum hep. Sahi Yarindim ben senin. Kalbinin yarısıydım, elinin yarısı, bedeninin yarısı, ruhunun yarısıydım. Neden hep kendimi tam sanmışım? Neden benim bir "yarı" olduğumu söylemene için için kırılmuşım? Ah sorular, sorular... Cevabını asla bulamayacağım, bulsam da yanına koşup sana bir nefeste anlatamayacağım sorular. 

Nasıl yitirdik biz bir çırpıda bunca iç yangınını? Nasıl savrulduk uzaklara da anlayamadık gittiğimiz yörüngelerin hep zıtlıklara mesken olduğunu? Bile bile mi uzaklaştık yarin gözlerinden yoksa yarin gözleri mi göremedi karanlığımızı? Bir birimizin yariydik biz öyle ya, nasıl tam olamadan kopardık bağlarımızı? 

Sen şimdi yoksun ya şehrimde, içimde kopuyor cümlelerim. Oysa neler anlatırdım sana yarim. Neleri mesele yapar, gelir sana kusardım da sen suskun prens misali öylece dinlerdin. Sahi sen hep dinlerdin. Ben anlatır, anlatır, anlatırdım sen sadece dinlerdin. Ne kızardım sus pus dinliyorsun diye. Bilemezdim aslında ben konuşurken, senin yüreğimi izlediğini. Ruhumun derinliklerindeki beni ses tonumun heyecanıyla eş tutup yüzünde gördüğüm o nadir tebessümünün nedenini. Bilemezdim... Bilseydim daha çok şey anlatırdım sana. Mesela sarı gülü neden çok sevdiğimi anlatırdım. Neden hep sana anlatmayı çok sevdiğimi anlatırdım. Hiç bilemedin yarim sana anlatırken gözlerinde gördüğüm benin nasıl bambaşka bir ben olduğunu. Senin gözlerindeki ben, mutluydum...

Yarim... Hiçbir zaman tam olamayacağım, yağmurların yüreğindeki diğer yarım...Şehir neden bu kadar eksik şimdi çok daha iyi anladım...
( Yarim başlıklı yazı Elma Şekeri tarafından 31.10.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.