Buğusu şu yağmurlu
gecenin
Nihayet bulmuş o
gizemli eşkâlin
İzdüşümü o sessiz
köşesi yüreğin.
Darmadağınık, pejmürde
Kenarında, kıyısında
Yol al istediğin kadar
Ve istediğin kadar
işgalinde
Adı yılgı belli
belirsiz
Şeffaf örtü, sade ve
teferruatsız
İçini karıştırdığım o
kalın kitap
İzafi bir ömrün o
ahenkli seyri.
Haftanın sekizinci günü
Ve yaşarken hüznü
Beşinci mevsim
Vuslata beş kala
Sona vardığımız o an
Ötelenmişcesine,
Kifayetsizcesine
Latif bir kelime
Hani adı aşk
Sıradan bir muafiyet
Göklerdeki o dipsiz
kudret.
Neye niyet neye kısmet,
ey gönül
Güle âşık bir ömür
tüketmiş
Nice bülbül.
Nice yar yolunda heba
olmuş aşkın
Nice sona doğru o
belirsiz gidişatın.
Yanık bir türkü
meyletmiş çoktan
Yüreği sarıp
sarmalayan.
Savruğum bu gün
Biraz hüzün eşlik etse
de ara ara
Neşe bildiğim o
bitimsiz rüya,
Çok değil
Geldiğince elden
Bir çiçek dahi yeter
Tek bir bakış
Hatta masum bir yalan.
Aşk ve sadakat
Güven ve içimdeki saklı
asalet
Kıpırtısı hüznün
Elimden tuttuğun o son
gün.
Ölüm mü dedim
Yoksa hasret mi
Hissettiğim yürekten
Ne zaman eşlik etse
Islak hatıralara.
Ayracı hayatların
Sarnıcı kuyuların
Düzenek kaygan
Meylettiğim onca hayal
İzdüşümü şu ahir zaman.
Korunaklı o dünyam
Çoktan karıştı bilinmeze.
Ne bir düşüm ne de bir
yalan
Olabildiğince naif
Ve hayata vakıf
Biraz kırılgan biraz
suskun
Kalem doyamazken
kelimelere
Yadırgama, budur eşkâlim
Kanıksama
Çoktan devrildi gün
geceye.