Bir münevvim ses ile tarihe hesab sorsam
Minareler göklere, bende kıbleme dursam


Savruldukça savrulur rüzgar yelimden pişer
Sararmış tüm başaklar vursan dalımdan düşer

Hurûşan bir velvele bir vâveyla bir çığlık
Vehletin bir seyyahı beni korkutan dağlık

Yıkılır hanûmanlar kalmaz gülden bir bağlık
O şeyda-i bülbüle tahtında kurmuş beylik


Gulizarın gülleri solmuş gülümden şaştı
Ömür kovada bir su kızıl gölümde taştı

Yıldırımlar vurdukça zamanı kamçılıyor 
Bir yolcu bizim abbas âheste nam çalıyor 

Gün gelir zaman gelir cellat ölümden korkar

Güneşe gülen gölgem bir sağ bir sola sarkar

Bir ağaç gölgesinde sen misin hey hat yatan
Ben yokuşlar çıkarken sen düzlüklerden utan

Belirsiz bir yöndeyim kurt kuş salımdan tutar
İste o gün son gündür güneş batıdan batar

Fezayı bağlamışlar korkup dününden geçtim 
Gözlerin bir rûvayda şöyle önünden geçtim


Haykırdım avaz avaz aşık ,dilimden bıktı
Ateş sanki nöbetçi yangın külümden çıktı

Zifirden bir karanlık işte ahirim budur
Şafak söktüğü zaman bilki yarınım odur


Geride kalanlara benden nasiat şudur 
Eskiden çınar idim şimdi kuru bir bodur


Beni tellal yaptılar şimdi halımdan belli
Rüyada at koşturdum kırık nalımdan belli 


HARUN YILDIRIM


( Hesap başlıklı yazı Harun Yıldırım tarafından 31.10.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.