- Sana bir güzelleme yazacağım güzelim.

- Yaz da fazla abartma!

- Her şey seninle güzel olacak bana,buna inandım. Kusuruma da bakma, seni mübalağadan öte seviyorum. Abartmıyorum!

- Beni çok sev.

- Peki...Yaptığım ne ki?

 

Sana başlıyorum.

İlk sesin işledi içime!

Tanrı'nın sesi geldi sanki, soktu beni başka biçime.

Uçtum o an başka iklime.

Bir nurlu hava kütlesi sardı beni.

Seni göremiyordum  ama sesin içime işliyordu santim santim.

Meylediyordum kalben sana milim milim.

 

- Çok güzel devam et aşkım.

- Millet içtikçe güzelleşiyor ya ben de sen konuştukça güzelleşiyorum. Millet içtikçe sarhoş oluyor ben sesini duydukça kaybediyorum kendimi. Millet günah işliyor içerek,  ben severek 'Sen' işliyorum.

 

Sesin alıp götürüyordu beni uzak iklimlere.

Yoktur dünya üzerinde böylesine güzel başka bir ses.

Duyunca sesini kalıyordum öylesine tık nefes!

Gül sesi desem değil, aşk sesi desem hiç değil, ilahi bir ses desem belki!

Tarif edemiyorum ki hem kendimi niye yoruyorum.

Sihir bozulmasın değil mi?

Bu tatlı melodi kalsın bende.

O papatyalı yârin adı saklı bende.

 

- Hımmm, papatya mı dedin?

- Evet ama mevzuyu kapat! Bu akşam mevzim, mevsimim ve menzilim sesin. Aliterasyon yapıyorum olduğu kadarıyla! Ünsüz tekrarı...Sen ahenk ve ritim unsurumsun şiirde!

 

Senin sesini duyunca inceden inceye bir tatlılık yayılıyor vücuduma.

Sanıyorum ki şekerim düşmüş ve senin sesinle bana şeker yüklemesi yapılıyor.

Ne kadar kendimden geçiyorum, ne kadar kutsallaşıyorum, ne kadar alışıyorum sesine ve ne kadar da yabacılaşıyorum diğer bütün seslere. Sanki sihirli bir el dokunuyor bana da yaşamaya başlıyorum başka bir alemde!

 

 

 

- Yok daha neler?

- Yok daha neler değil, çok daha neler var bende! Beni okumaya devam et sen, ben de seni yazmaya devam edeyim. Belki bir gün bunların kıymetini anlayan çıkar da ölümsüzleştirir yazdıklarımızı. Dikkat ettin mi yazdıklarımızı dedim.

 

Sesini duyunca şöyle her paragraf öncesi içim dışım bahar oluyor birden. Sanıyorum ki kalp bahçemde bülbül güle serenat yapıyor.

Cennetteymişim de huriler cilveleşiyor.

Rabbim sen ne de güzel şeyler yaratmışsın, görebilene, duyabilene, dokunabiline, hissedebilene tabi ki!

Güzellik de rızıktır ve onun şükrü de çoktur.

Ol sevgili Tanzimat şiiri gibi bütün güzelliğine sahip! Parça parça güzel değil bir bütün halinde güzel: sesi, nefesi, boyu posu, kaşı gözü, huyu suyu, özü sözü...

 

- Edebiyat yapma!

- Seni sevip de edebiyat yapmamak mümkün mü? Yazmamın sebebi sensin zaten. Daha güzel bir sebep bulamıyorum ki!  Bak şimdi bir sanat yaptım ama yazmayacağım adını.

 

Bir konuşsan çiçekler açar yeryüzünde.  Boy boy, rengarenk... Eleğimsağma sarar göğün belini inceden inceye. Çöller yeşile döner. Göller billura...

Hani diyorum şöyle bir seslensen gülzârda yürekler bülbül kesilir. Çiçekler meyveye durur, insanlar secdeye varır. Hani diyorum inanmak rabbe senin sesinle olur.

 

- Günaha giriyorsun.

- Asla, Rabbimin en güzel eserisin bunu diyorum.

 

( Ses başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 31.10.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.