Batının söylemiyle eylemi bir değildir. Batının ağzındaki “insan hakları, demokrasi, özgürlük” gibi kulağa ne kadar hoş gelen söz varsa, hepsi göz boyamak içindir.

 

     Batılılar iyi niyet çerçevesinde Afrika’yı işgal ettiklerinde; “Afrika’ya medeniyet götürmek için yapıyoruz” demişlerdi ama sömürmekten başka bir şey yapmadılar.

 

     Saddam’ın iyi niyet içersinde; Kuveyt’i işgalinden şüphe edince müdahale ettiler. 

    

     Ermeniler iyi niyet içerisinde; Azerbaycan’da katliam yapınca sus pus olup sesleri çıkmadı. Duymazlıktan ve göremezlikten geldiler… Hatta Ermenistan’ın sırtını sıvazladılar, el altından yardım gönderdiler.

    

     Sırplar iyi niyet içersinde; binlerce Boşnak’ı yok etmek isterken Batılılar kayıplara karıştı.

 

     Ruslar iyi niyet çerçevesinde; Çeçenlere zulüm ederken ve Afganlara karşı soykırım yaparken yine sessiz kaldılar…

 

     İsrail terör devletinin iyi niyet çerçevesinde; Filistin’de katliamlar yapması, yağmur gibi bombalar yağdırarak harabeye çevirmesi karşında gıkları çıkmadı.

 

     Çin iyi niyet çerçevesinde Doğu Türkistan’daki etnik temlikten haberdar bile değiller. Arakan’ı konuşmaya gerek var mı?

 

     Yine bu Batılı dostlarımız iyi niyet çerçevesinde; yıllardır PKK’ya her türlü silah ve para yardımını demokrasi ve halkların özgürlükleri adına yapmaktadırlar.

 

     Rusya iyi niyet çerçevesinde; Ukrayna’ya girince savaşı göze alamasalar da Putin’i ekonomik darboğazla hizaya getirme çalışmaları devam etmektedir.

 

     Esad’ın iyi niyet çerçevesinde; 4 yıldır 250 binden fazla insanı katletmesini tv’lerden koltuklarından seyretmeye devam etmektedirler.

 

     Al-Kaide denince aslan kesiliyorlar. Neye göre, nereye nasıl müdahale edeceklerine nasıl karar veriyorlar? Bu kararların altında çıkarları olmadığını, sadece insanlık adına yaptıklarını iddia edenlerin insanlığı bile şüphe götürür.

 

     Türkiye’yi eleştirmekten utanmıyorlar. Sınır kapılarının sonuna kadar açılmasını, dingonun ahırına dönmesini istiyorlar.

 

     El-Kaide’ye, PKK’ya ve İŞID’e her türlü istihbarat ve silah yardımı yapan bu kahpe sürülerinin dostluğu nerede? Demokratlığı nerede? İnanlığı nerede?      Batılıların bu demokrasi, özgürlük, azınlıkları koruma palavralarına herkesin karnı toktur. 

 

     Türkiye üstüne düşün ne varsa yapıyor. Batılıların bu konuda ders vermesi ya da Türkiye aleyhine açıklama yapmalarının zerre kadar önemi yoktur.

 

     Batının bildiği bir reçete var: Üret, kullan, at… Gerisi angarya…

 

     PYD/PKK’yı dinlerseniz Kobani’yi dünyanın merkezi sanırsınız.

     ABD’yi dinlerseniz büyük bir kafa karışıklığı olduğunu görürsünüz.

 

     IŞİD için Bağdat varken Kobani’nin lafı bile edilmez. Eğer Kobani stratejikse; ABD için değil, Türkiye için stratejiktir.

 

     ABD var gücüyle Kobani’yi bombalıyorsa Kobani gerçekten de ABD için önemlidir. Kobani’yi Bağdat’tan önemli yapan nedir? ABD Kobani üzerinden neyi başarmayı planlıyor?

 

     Suriye’de devam eden krizin kanlı katilleri ABD, İran ve Rusya’dır. Esed rejimini muhaliflere tercih etmektedirler. ABD, IŞİD’in bitirilmesini istememektedir. Çıkarlarına zarar veremeyecek şekle getirilmesini hedeflemektedir. Kendisine en yakın meşrep olarak PYD’de görülmektedir…

 

     ABD Suriye’de 4 yıldır arayıp bulamadığı ılımlı muhalifleri PYD/PKK olarak görmeye başlamıştır. Ilımlılıktan kasıt; İslami hassasiyetlerinin olmaması ve muhaliften kasıt ise kâğıt üzerinde Esed rejimine bağlı olmamasıdır.

 

     PYD kendisine ABD gibi bir koruyucu, ABD ise Suriye’de ihtiyaç olduğunda karada savaşacak bir PYD gibi bir uşak bulmuştur. Ve ABD, Kobani’de şu anda PYD/YPG’nin verimliliğini test etmektedir.

 

     IŞİD tehdit kurgusuyla; ABD-İran yakınlaşmasına ortam oluşturulması, ortak tehdit algılamasıyla İran’la İsrail’in yakınlaştırılması,  İran’ı, Suriye ve Irak’taki hayati çıkarlarını korumak adına ABD, nükleer anlaşmaya zorlamayı planlamaktadır.

 

     ABD bu düşünceyle Beşar’ı bir süre daha iktidarda tutmaya, Suriye üzerinden Amerikan-İran yakınlaşmasını sağlamaya, IŞİD’i bu projenin tutkalı olarak görmektedir. Ölen ve öldürülen Müslüman müsveddelerinin hiçbir önemi yoktur.

 

     ABD İran’la nükleer anlaşma sağlamak, S.Arabistan ve Körfez emirliklerini Tahran’la yakınlaştırmak istemektedir.    Tohumları 4 yıl önce atılan bu oyun, Türk-ABD ilişkilerini bugün yaşadığımız derin sorunlara taşımıştır.

 

     İran’a İslami bir ülke gözükmesine rağmen; yüzyıllardır münafıkça bir siyaset uygulamaktadır. Ortadoğu’da ABD’yle birlikte olma fırsatını yakalamış bir İran, Türkiye ile niye çalışsın ki?

 

     ABD, ne Suriye’de uçuşa yasak bölge, ne güvenlikli bölge ne de Suriye muhalefetine dönük eğit-donat programında asla samimi olmayacaktır. ABd-İran hattında tezgâhlanan ve asıl hedefi İran’ın nükleer programını durdurmak olan bu planda Türkiye devre dışı tutulmuştur.

 

     Hakan Fidan’a ‘İran ajanı’ ABd-(perde gersinde İsrail)’in bir algı operasyonuydu.

 

     Bingöl, Kağızman’daki PKK saldırısı, Yüksekova'da üç sivil giyimli askerin maskeli saldırganlarca şehit edilmesi bir intikam eylemidir. Hakkâri ve Yüksekova yabancı ajanlarla kaynadığı doğrudur. Bingöl ise şu anda derin yapıların çalışma üssü durumundadır…

 

     İyi niyet çerçevesinde ne demokrasi, ne barış; umurlarında değildir.

 

     Ant-271014 
( İyi Niyet Çerçevesinde başlıklı yazı Kocamanoğlu tarafından 28.10.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.