Bir beyaz  gelinlik, papyonlu damat  elbisesi hangi genç kızın veya genç erkeğin hayallerini süslemedi ki...

Başlangıçta bir yuva kurmak ve mutlu olmaktır düşünceler, sonrasında anne-baba olmak girer programa...

Huzurdur istenilen, anlayıştır beklenilen.

Farklı kültürlerde yetişmiş iki insan elbet birbirinden farklı olacaklardır. "Ruh ikizim"  derler, bana inandırıcı gelmiyor.

Sokakta, parkta, pastanelerde ve hatta lokantada yemekte birbirini ne kadar tanıyabilir gençler? Tecrübesizliğin verdiği bakış açısı ile  "olumsuzluklar" görülmez veya fark edilmez.  Ama anne-babalar girerlerse devreye, o tecrübeli yakınlaşmalarla olumlu veya olumsuzlukların kritikleri yapılabilir. Onun için demek isterim ki; gençler evlilik kararı almadan önce eş adaylarını anne ve babalarıyla tanıştırmalılar...

Anne-babaların onaylarıyla  yapılan evlilikler genelde huzurlu, mutlu ve uzun ömürlü olacaktır. Aksi durumda ve ikili arasında gizli ve onaysız yapılan evlilikler,  bir şeylerin eksikliği içinde ve kıvamını bulamamış bir tarzda biraz da ekşimtırak olarak devam edecektir veya bir yerlerde kopacaktır.

İdeali olarak; 

Ebeveynlerin de ortak görüşleri ile kurulacak yeni yuvanın temelleri atılmaya başlanır.

Düğün-dernek, takılar, mobilya ve beyaz eşyalar, balayı...Hiç biri önemli değil,

Önemli olan resmi bir nikah beyaz bir gelinlik ve kırmızı yelekli, papyonlu bir damatlık :-))))

Yeni bir yuvanın kuruluşunda iki taraf da tevazu gösterip tarafları yapılacak masraflar konusunda serbest bırakmalıdır.

Bugün mutlu bir şekilde evliliğini sürdürmekte olan bir bayana  nişan ve düğün öncesi  kuyumcuda ne istediğini sorar oğlan evi tarafı. Genç kız hiç bir şey istemediğini, yalnızca "huzur"  istediğini söyler. Ama yine de  orada aşırıya kaçmadan münasip olan  takı seti vs alışveriş yapılır.

Eş seçiminde fiziki güzellik, uzun boy ve yakışıklılık hiç önemli değil, önemli olan huy güzelliğidir. İzmir'de bir teyzemiz vardı hiç unutamadığım ve güzel bir sözü: "yüz güzelliğine 40 günde doyulurmuş ama  huy güzelliğine 40 yılda doyulamazmış"...Karacaoğlan'ın güzelleri O'nu ne kadar mutlu etti!!!

Büyükçe bir bina olarak düşündüğümüz  uzun ömürlü  bir evliliğin ana kolonu sevgidir.  Diğer kolonlar ise hoşgörü ve  tahammül. Sabır ve yetinmek de  erdemli insan özelliğidir.

Tahammül ve katlanmak...Bir kişi düşünün yirmi yıl geceler boyu uykusuz bir eşe tahammül eder, katlanır  ve sürdürür evliliğini. Düşünür ki, yıkmak kolay yapmak zordur  yuvayı ve her şeyi.  Yeni bir eş? hayır!  gelen gideni aratır çoğunlukla...

Sigara, alkol ve kumar gibi zararlı  alışkanlıklarının dışındakiler görmezden gelinmeli.  Eşlerin alışkanlıklarını değiştirmeyi düşünmek hatadır. Okumayı sever, müzik tutkunudur, koleksiyoncudur, çiçek yetiştirmeyi sever evcil hayvanlar ilk sıradaki hobilerindendir mesela... Onu olduğu gibi kabul etmek evliliğin sağlıklı yaşamasını sağlar ama zararlı alışkanlıklarıyla oturup konuşarak fikir birliği içinde gerektiğinde yardımlaşarak mücadele etmelidir.

İkisi de çalışan yeni evli bir çift... Bayan albümde görür ki eşi alkol ile yakın dost. İçkili lokantalarda meyhanelerde arkadaşları ile poz poz resimler ve adamın  yüz ifadesi anlatır aman ne keyif...

Kadın derinden düşünür, babası da alkol düşkünü olduğundan konuya yabancı değildir ve kararını verir. İş dönüşü  70 lik bir büyük rakı alarak eve gelir ve çeşitli mezelerle süslü güzel bir sofra hazırlar iki de kadeh koyar.

Adam eve geldiğinde gördükleriyle şaşkına döner. "Hayrola?" der. Kadın:

-Hissettim ki alkolü seviyorsun, dışarıda içmen doğru olmaz bundan böyle evde beraber içelim :-) Ha, ne dersin?

Adam henüz iki aylık hamile eşinin alkol almasının zararını düşünür ve:

-Hayır hanım, bebeğe de, sana da bana da zararı olur bu mendeburun.

Ve 70 lik şişenin kapağı açılmaz...

Bu mini anekdotu yakın çevrem biliyor :-)  

Normal yaşamın akışında  zorunlu ihtiyaçların dışındakiler için israrcı olmamak gerek,  bugün olmazsa yarınlarda  olacaktır, sabırla beklemek lazım ki mutlaka olacaktır.

Evliliklerde iki tarafın ailelerinin de uyumlu olmaları önemlidir örneğin kültür ve ekonomi yönünden. Bu konulardaki uyumsuzluklar ilerdeki zamanda tatsızlıklara sebep olabilir.

Evliliklerin uzun ömürlü olmaları bekleniyorsa eğer, "benim param, senin paran"  diyerek "para" konusunun mutluluğu bozmasına izin vermemelidir.

Uzun ömürlü bir evliliğin bayan aktörü yeni evlendiklerinde bakar ki kocası parasını  kıskanıyor. Bunun bir çaresi olmalı diyerek ay başını bekler.

İkisi de maaşlarını almışlardır. Kadın eşine:

-Ben aylığımı aldım, sen de almışsındır. İşte benim aldığım. Sen de koy ortaya.

Adam getirir maaşını. Kadın el çabukluğu ile karıştırır birbirine ve:

-İşte bu bizim paramız...Senin, benim konusu yok.

Ondan sonraki aylarda da hep böyle yaptılar...

İyi günde, kötü günde  dışarıdan destek almadan çözümü kendileri oluşturdular,

Ve gördüler ki;

Farklı bir kültürlerden gelmiş birisiyle  resmi nikah aktiyle  seneler boyu birlikte  uyum içinde yaşayabilmek için biraz da fedakarlık gerekiyor, her iki taraf yönünden de,

Böyle olunca yaşam neden güllük gülistanlık olmasın,

Neden?

Hepinize sağlıklı ve mutlu bir yaşam dilerim,

Sevgilerle...

Yurdagül Alkan.

Bu çiçekler de  mutlu çiftlere benim hediyem...

 

 

 

 

( Uzun Ömürlü Evlilikler Hayattan Alınan Değerli Öğretiler 3 başlıklı yazı Gülalkan tarafından 27.10.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.