Uyandığımda sabah ışık erimiş sanki

Güneş tutuklanmıştı semanın dehlizinde

Ruhunu çizebilsem kainatın o anki

Çizebilsem dünyayı bir bebeğin dizinde

Size de gösterirdim kanımın yandığını

İçimde tüm tarihin birden uyandığını

 

İki dağ arasında kalmış bir nehir gibi

Akarken denizlere kah durdum kah çağladım

Geceleyin ansızın tutulan mehir gibi

Şavkımı yıldızların kuyruğuna bağladım

Bir gün fırtına vurdu bir gün kara tutuldum

Kayboldum yokluğumda; kendimi yokta buldum

 

Hangi elde ellerim hangi göz görür beni

Medet desem cinlere bir dala konar mıyım

Ölülerin sırtından parçalasam kefeni

Ben de yalan dünyada bir kere onar mıyım

Terleyen yüreğimi kuruttum göğe asıp

Bu hülyayla yürüdüm kendi izime basıp

 

Kaç zamandır yalnızım yok ki kapımı çalan

Balkondan umudumu attım sonsuza doğru

Bir yudum çaya düştüm; en son aklımda kalan

Geçmişimi bırakıp yattım sonsuza doğru

Haydi beni de sayın bir ben iki ben üç ben

Bakın yine unuttum sahi kimdi beklenen

 

Şimdi tutsam annemin sihirli eteğinden

Gitsem çocukluğumun kaygısız günlerine

Sızsam bakır bir tasa bu şehrin peteğinden

Uçursa sevincimi kırık leblebi yine

Şırıl şırıl mutluluk akarken kör dereden

Kurtulabilse ruhum artık şu cendereden

( Cendere başlıklı yazı poet19 tarafından 24.10.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.