Yine karanlığa bürünecek akşam üstü az sonra. Karanlığı bir kurşun gibi
inecek gecelerin. Gecelere akıp; yelken açacak bir kısmı insanların. Oyalanmak,
belki de hay huylarda ki alışkanlıkları işte. Seranatlar da ki hüzün ise çaresiz gönüller de
çöreklenecek çoğu için .
Bizzat yaşanmışlıklarımızı, tarafsız gözlemlerimizi geçirsek gözden ne kalır ki elde? Bir düşünün
hele; oturup diz dize, şöyle gönüllerimizce
ne kadar varsa , bakışmışlıklar ve yaşanmışlıklar;
sevdalar da dertsiz
tasasız tutuşmuşluklar, sevişmişlikler göz göze; el ele. O kadar azdır ki; yapılsa hesabı kitabı ve vurulsa denklemlere.
Bu netice elde var bir iken; hala o nadide mutlulukların değerini bilememek,
avucumuzdan kayıp gittiğin de ahlar vahlar da dövünmek…
Ne denilse boş, yazgılar baştan
kaplamıştır alınları belki de. Fıtratta olanlar işte. Çaresiz kahırlar doldururken yaşamın baharlarını. Bir hüzün, bir hüzündür
ki tonlarca; çöreklenir oturur yüreklere çökmekte olan geceler de. Hele birde
günlerdir atmış ayak ayak üstüne, bakar
hali yok mu keyfine. Öyle bir yük ki.
Çoğumuza dost olur hüzünler. Misafiri olur iyiden iyiye zavallı gönüllerimize.
Ağlamak
istenir çoğu gecelerde doyasıya. Hüznün fırçası ellerindedir gecelerin ve çaresizlikler
dökülür tuvallere . Geceden gebe kalmış şafağın sancıları duyulur. O güzel mahzun
gözler uykusuzdur hala. Kimileri ağlamak ister doyumuna ölesiye; hüzünler dans ederken gözbebeklerin de. Yaşamak
akvaryumlardaki balık ağızların da.
Gönül
acılarla örerken kozasını, örgütlenmeye başlar gecenin ritmi. Kendi içindeki
tınıya benzer herkes , eninde
sonunda tan vakti gelişlerin de.
İlk ışık düştüğünde sabahları yollara,
senin içine de düşen bir ışık olduğunu her insan gibi. Kelebeklere
kanatlar takılır ebruli. Sevdaları
okusun , yazılanlar sevda olsun diye. Gözlerin de süt liman bir gökyüzü belirir. Bir
umut dalı belki tutunacak ve yürekler yumuşar ilk ışıkların güzelliğinde böyle zamanlarda.
Koşulur özlemde olan zulalara.
Bulutlar
salınıverir gökyüzünden, yüzünün bir
damlası bile yüreklere düştüğün de. Dünyalar yunar, arınır gözbebeklerinde. Öpülmek
istenir hep o arınmışlıklar. Düşlerde öpülen yanağından kalkan beyaz güvercin
sürüsü, uyandıklarında bir bakarlar ki gönüllere konmuş kanat çırpışırlar. Bir
özlemdir insanlar da eteklerin de savrulup tutunan gündüzler. Özlemin bile yeter
de artar bile biçare gönüllere .
Gözünle
bakışır durur tabiat. Yanağına dokunan eli hançer tutmaz. Geceyle gündüz
arasında esrik kokun sararken etrafı ve güneşte aynalar tutulur gözlerine.
Az
sonra bir döngü de yine gece sıvanacak
denizin sırtına. Karanlığın tutkalına yapışacak sevdalar ve her şey . Bir düşü yurt yapacak onca kişiler. Dillerini
unuturlar dı, kendi kendilerine konuşup seni dilemeselerdi. Artık sen varsın diye dünya çıkartılıyor bir
kuyu dibinden. Artık kendi karanlığında aydınlanacak geceler. Her şey canlanacak adınla ve silinip gidecek
çöreklenmiş hüzünler yüreklerden senin sayende!