- Adınız bayan?
- Nolmuş adıma?
- Şiir gibi...
....................
Küçüğümsün.
Özelimsin güzelim.
Direkt yüzüne söylemek
istediğim her türlü aşk ve sevda yüklü sözcüğü adına söylüyorum.Aç kulağını ve
beni iyice dinle.
İçim titriyor adını duyduğumda.
Depremden beter sallanıyorum.
Seviyorum diyorum ya bundan
daha ötesini yaşıyorum.
Kifayetsiz kalıyor bu yüzden kelimeler
Orhan Veli misali.
Adın beni yüreğimin tam
ortasından vuruyor, olduğum yere mıhlıyor.
Duymayayım adını es kaza; bazen
iki gözüm iki çeşme, bazen düğün dernek...
Hüznü ve sevinci adında
buluyorum.Ve seni bende büyüterek seviyorum.
İstiyorum ki dünyanın en mutlu sevileni yapayım seni.
Öleceksen bile sevgimden
ölesin.
Desinler çok sevilmekten gitti.
Abartarak sevilmekten...
Haddinden fazla sevilerek...
Kıyamam sana ben!
Sana olan hislerimin gücünü ve
büyüklüğünü göresin diye böyle söylüyorum. Rabbim ömrümü sana versin.
Bir ömür sürecek olan düğünümsün.
Elime yüzüme gözüme sürdüğümsün
rahmet diye.
Bu mahremiyetini ve değerime
değer katan güzelliğini yıllanmış bir şarabın tadını alır gibi içmek ve bir
ömür boyu senin sarhoşluğunla yaşamak istiyorum.
Bana seni sevme hakkını verdiğin ve sevme hakkını benden taraf kullandığın
için teşekkür ediyorum sana.
Adını duyduğum andan itibaren
yazdığım her şeyin aslında adında saklı olduğunu anladım.
Sana bir mektup yazsam mesela
bir hikaye ya da şiir...
Adını çıkartsam geriye hiç
kalır.
Bu denli tesirli ve vazgeçilmezimsin.
Her şey; biter, tükenir, unutulur,
silinir.
Tek adın kalır geriye varlığını
ölesiye yaşatır.
Alman şair Goethe dilini
bilmediği ve anlamadığı Fuzuli'nin Su Kasidesi'ni ilk duyduğunda bu şiirde 'Su sesi geliyor' dediği rivayet
ediliyor. İşte Küçüğüm, adını duyduğumda da adın bana aşk gibi geliyor.
Aşksın bana, aş sın kalbimin aç
olduğu,bırak aşsın bizi bu sevda, taşsın seller gibi, aksın boydan boya.
Ne kadar da sana hazırım, ne
kadar da nazırım.
Bir ad bu kadar yazılır.
Bir ömre bu kadar atılır bu
imza.
Küçüğüm.
Adını kazıdım kalbime, daha
çıkmaz.
Hoş, çıksın isteyen kim?
Elalem sevdiğinin adını koluna
kazıyor.
Kolyelerde saklıyor.
Yüzüklere yazıyor.
Ben ise ömrüme yazdım adını,
alnıma!
Bir hoş seda, latif bir esinti,
enfes bir rayiha, katbekat huzur ve tebessümsün sen bende.
Şiire gerek yok adın dururken, saza
ve söze de lüzum yok.
Dünyanın en güzel bestesi değil
de nedir şimdi Küçüğüm?
İçe akan bir yıldız, kalbe
değen bir büyü, beyne tesir eden bir hitap ve kulağı kulak olduğuna şükrettiren
bir sesleniştir Küçüğüm.
Adın bir söz gerdanı gibi
dilime takıldı takılalı başka şarkı söylemedim.
Şiir yazmadım.
Sanat yapmadım.
Biliyorum ki şiirin derinliği
sanatın inceliği adının yanında yavan ve yaban kalır.
Haddimi biliyorum sevgilim.
Ve adını bir dua gibi
dudaklarımı ıslatsın kalbimi aydınlatsın diye eksik etmiyorum.
Küçüğüm.
Etrafımdaki bütün kadınlar
dünya ahret bacım sensin benim tek baş tacım... Biraz da mizah olsun dedim. Güzellik
olsun. Tebessüm...
Küçüğüm.
Adını ömrümün Besmele'si gördüm.
Her işte, her adımda söylüyorum.