de!..!

oraya gelecez

gece ğündüz Feyzi Ağbiye

“ortak olcaz” deye

didindig durduk anasına sata(yı)n

o ğene evine file ğediyodu da

biz mütemadiyen orda

paramız Tokmacıklı Göde Feyzi’de birikiyodu..

 

!!

bi ğün çıkağeldi Sucu Abe(y)

höyle gapıda görüvürünce

afalladım galdım ne de olsa köyün adamı

ne vakıt olmuş köyden gedeli

hayal-mayal hatırlayvıdığımda

eli boş, gönü hoş bi çocuğudu

görsem bilemezdim, emme

sıması Gara Boladı ansıdıp[1] duru

baya bildiğin,

Gara Velinin Sucu

getmiş deye bi duyduğudu

demek köyden gaçan buluyo İsdambul’u

unuttum getdim

kimbili(r) kaş yıl oldu

 

bi sarılmışıyın

bi a(ğ)layvıdım, bi a(ğ)layvıdım

ta öyle

burnun direği sızlarımış meğerem

i(n)san a(ğ)larkana gözleri acırmışımış hakkaten

o da nası titreye titreye a(ğ)layo

onu öyle gördükçene ben

Okarı Çeşmenin havızını dıkayıp doldurup da

en ücra harımlara gadak götüren,

sahat dutup sıracaklayın

gavga nize ede ede

göğerileri suladan Sucu

kaş gişilerinen gavga etdiyse

sordu sordu a(ğ)ladı

köy gözünde tütüyomuş meğerem

en sevmediklerine bile hasiret getmiş zavallı

 

senin Sucu o ğün beni aldı,

evine ğötürdü

yolda bile aklıma gelmedik adamları sordu

“Gara Musduk hapisde mi” dedi

“hiş girmedi ki abey”

“..”

“-o orada burada kaçarkana

Sarı Mulla “sulf” etdirmiş”

“sulf mu” dedi

 

“-hı hı” dedim

“-anafor dediler”

..

“-çok para yedirmiş

epili ürüşvet vermiş” dediler

“feleğe söğdü”

çocukluk işde

“-gariben Feleğ Emminin ne suçu var Sucu abi” dedim

..

“-ben fele(ği)n çarkına söğüyon” dedi

“-hep zenginden güşlüden paradan yanna döner” dedi..

 

“-bu gonuşduklarımızı kimseye deyiyme” dedi

“-şartlar şart osun demen

dersem iki gözüm öğüme aksın

üşden dokuza şart osun demen” dedim..

evine varana gadak

elimi sıkı sıkı dutdu..

 

ev dediğin de hah işde

o zaman gözümüzde baya bildiğin evidi de

hinciki ğözümünen pirket bi oda

horda bi beton hamamlık..

bulaşığı da orda yuyo

bi gazoca(ğı)

bi çencere

iki üş gap-gacak

kıyatların üsdünde yatak

dabanı toprak..

 

Allah ırazı olsun

beni kendi eliynen yüdü,

tenike bi ile(ğe)nin içinde

fark etdim ki yazzık, a(ğ)lamış,

kimbili ne derdi var garibin

 

ben fehmedincekleyin

seni sabınnarkana

gözüme sabın gaşdı dedi

onun verdikleriynen

            asvaplarımı değişdirdim

bana bi gazak keydirdi, mavı, cedit yeni

boğazı bireç genişidi ya varsın ossun

Allah bi deği bin kere razı olsun..

 

 

 

köydeki herkeşi sordu

tek tek..

böyük güçcük

maceralar annaddık, gülüşdük

zabbaha gadak gonuşduk

okardan aşşa,

sıra bi(r) eve ğelince durduk

ikimiz de biliyoduk

ne o sordu,

ne ben annatdım,

o maragdan ölüyodu işin aslı biliyodum

ben de “deyen” deye canatıyodum..

herkes biliyodu

biz de biliyoduk

gelin oldu gurbete,

geşdi getdi artık

susuşduk

hele benikinden aslaa

yatdığ

uyudug..

uyumadan önşe

habarımız yok gibi

çinizimizi çeke

çeke a(ğ)layoduk

 

ürüyamda o gız..

..

halam

anam

agam

ebem…

 

 

 

 

ertesi ğün Sucu ağabeyynen Feyzi A(ğa)ya vardık

“-bobası gelsin deye habar etmiş,

ben Memedi köye yollaycan

hesabını görüvü” dedi

 

“-get nalet ossun demez olaydı

Feyzi A(ğa) bi hesap çıkardı kiyne

bu ne taksi..ne taksisi len

gelirkene bindiğimiz ise;

bizi bindirdi de kendi yörüdü mü

..

Alla(h)p da bel okuna versin

başdan aşşa her şeyi yazmış

bu ne kira !

bu ne yemek!

aş, ekmek, yağ, duz, garabüber

gazocağına gazya(ğı), çakmakdaşı

sanki otelde yatıp-gakıyoz

aşcı dükgeninde gönlümüzün isdediğini yeyoz

 

anamın köyden gatdığı

            bulgur, nofut, mercimek

bişiriyoz-daşırıyoz, yeyoz-yüyoz

bizim yö(v)miye bi kira etme(ye)cek

 

atöllenin bi gıranında serili

kendi yata(ğı)mızda yatıyoz-gakıyoz

aşıtlatdıkda ıçcık kesdirivirelim dedik miydi

zılgıdı yeyoz

 

gece yarısından sonura bile

eğraltı[2] canımız geçivimişise

Feyzi A(ğa) “-ben gediyorun

istop etdiriseniz,

sogorta attırısanız

ip gopa(r)tdırısanız dininizi ..kerin” deye

peş-peş fırça atıp

gazı verip gediyo

 

bi oraya, bi buraya seğidiyon gari

gupay[3] ğibi

neytçe(ği)mi şaşıyon

imkan mı var gözünü gırpacan”

Sülemen de gaçınca bi başıma ğalmışıyın zati

 

 

 

 

 

meğerem oda

gaça gaça iki sokak aşşaya gaşmış

değilise kepeneğini nassı davşıycak

cumartesi dedimiydi

            haftalığını alırımış

valla benden akıllıymış;

iş ararkana

Sucu’yu tanıyan birine ıras gelmiş

sora sora ulaşmış.. yakınımış

ilk haftalığını alınca

çalışdığı yere getmiş

Sucu’yu bulmuş

durumu ona annatmış

“Gozir Memed; Feyza(ğa)nın yanında” deye

benim habarım mı var

neyise de

 

Feyza A(ğa)ya gelcez

normal zamanda uyurkana bile

beni hafakannar basardı

ürüyamda bile çıbartırdı her yerimi

pencerden aşşa atardı

gan-ter içinde fırlardım yerimden

            acırdı-sızılardı yüzüm

dayak yemişiyin gibi

işin aslı Feyzi Abi beni

hakkaten hiş döğmedi

Allah razı olsun,

 

amma!

bakışı yeterdi ki,

gopçaları[4] salarsın bi dee

işden atarsa deye ödüm sıdıyodu valla

nere getçen gocaa İsdambolda,

“İstambol insanı yudar” dedilerdi köyde

beni yudalı ne vakıt olmuş işin gerçe(ği)

yok mu işde o;

Sülemen düğün uçu da olsa

Öteyüz’e aşmış..

düğüne de olsa Arızlı’yı görmüş ya

ufku bizim gibi sakındıraklı deği(l)

çok gezen bilir dedikleri bu

salahana da ossa

Sülemen İsdambul’a dutundu

anasının gözü de

ossa Memet yuduldu

 

nayeti  senin Göde Feyzi

            “-ben bi hesabını çıkarayın bi

bobasına yolların” dedi

………….

 

elini öpdüm “hakkınızı halal edin” dedim

adam başımı ovşadı

“-halal osun” dedi..

“..”

“-ne zaman çalışmağ isdersen gel”

“-tamam abi” dedim

“-burası senin evin sayılı”

“..”

 “-burada emeğin var”

“….”

“-burası senin sayılı”

“..”

“-sana bu işin her cihetini

eciğini-cücüğünü ö(ğ)retdim

emeğim mar üsdünde emeğim”

“..”

sırtlandım çenteyi,

elleşdik Sucu abeynen yata(ğı) haydi

vurduk kendimizi Bayrampaşa köprüsü

Sucu Abi beni kendi eliynen götürdü

Topgapı Garacına,

biladımı alıvıdı

epili bi bekledikden sonura

sahatından çoook, çok sonura

kagdı bizim otopus

işi gücü de varıdı belki emme

sahatlarca bekledi

 

“abey ben gederin” deye izbar etdim

ı ıhh

beni uğurlaycak kimsem olmadı Memet

heş deği(l) bari uğurladığım biri osun”

..

“vardım deye bana habar et”

“-uykum gaçar benim”,

“-imkanın olusa bi(r) habarım ossun

başga bişi isdemen senden”

..

“-nekdip yaz

sakın mola yerlerinde inme

dıkkat et..

sapıdırsın

otopusu gaçırısın”

 

yanımdakı Yalavaş’lıya

sıkı sıkı tembih etdi

“-aman deyen abey..

bizim biladere sa(ha)p çık

            eyi göz-gulağ ol

köyden dışarıa çıkmadı

yol iz bilmez” deye..

“-Yalavaca varınçaklayın doğru Cöbe Emmiye get

bu abey biliyomuş evini, onnar da yatarsın

emme bazar arabasıynan köye gerdersin

emme Göğcelli Köprüsünde enersin köye dırmanısın

emme gorkarın dersen; susa da enersin

ovada bizim köylü birini görüsün

pılı-pırtını bazar arabasına veriviriler

imi asdanım”

 

belki ikki sahat sonura gakdı otopus

dolana gadak..

gakana gadak bekledi Sucu Abey..

otopus çalışınca barabar bi sarılışdık

bi a(ğ)ladı kii, herkeş bize bakdı

herkeş a(ğ)ladı valla kimse gonuşmadı

hanı fakıt..

 

geşmiş gün Feyzi abi bişi yollamadı tabi de

belki.. borşlu çıkdık haralda ki

nası utlandık[5]

gene de Allah razı olsun

varısa da alacağını da isdemedi

belki fiti fifti

beklide vizdanı elvermedi

de

borcumuzun üsdünü silividi

 

neyise..

adam, yol boyunca hep bişiy sordu durdu

emme ben ona ne annadayın

            iplik bükümünden başga

duraklarda adam zorunan endirdi

tufalete ğetdim, parası ondan

yemekler bahalı olduğundan kimse yemezimiş de

                        bozuğ olurumuş

o yüzden birer çorba işdik

emme bilmen ya; bi ekmekden fazla yedim valla

 

bizim otopus ha deyinçe gakmadı

belki ikki sahat bilmen neyeydi

yörüdük, apdashaneye ğetdik

o amca beki üş dört cığara işdi

bana sakın “cığara işme” dedi

“ben başım dönmesin deye içiyon”

“beni anamınan garım buhale getirdi”

“ikisi de tahtalı köyü boyladı emme”

“fakırlık” dedi

“o(ğ)lunu evlatlık vermiş isdambola”

ordan geliyomuş

“gurtulu i(n)şallah” dedi

“i(n)şallah” dedim

adam habire bişiyler annatdı emme

ben fira Yasemini düşündüm …

halama gediyon deye seviniyon

yasemin neyderkine deyon

            yol boyu

Yasemin

 


DEVAMI VAR

Geçen yıl vefat eden Sucu nam İbrahim Karakurt'a rahmet dilerim



[1] ansıtmak:  andırmak, siması benzemek,

[2] eğraltı: eğreti, birazcık, azıcık, hafif,

[3] gupay / kupay (kopay kopoy):av köpeği

[4] gopça / kopça : tel düğme, kanca (mec: çok korkmayı ifade eder, altına salmak gibi)

[5] utlanmak: borçlu sorumluluğu, utangaçlığı, çekingenliği

( İstanbul - Sucu başlıklı yazı İ.ÇELİKLİ tarafından 18.09.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.