KALİTELİ YAŞAMDA YÜZMENİN ESRARI

Kaliteli yaşamın subasmanı, sağlıktır. Sağlığın subasmanı, harekettir. Hareketin subasmanı ise, yüzmedir.
Kaliteli yaşam felsefesine göre, her sağlıklı insan kaliteli demek değildir. Kalite şemsiyesi sağlık şemsiyesinden çok daha geniştir. Dağda gezen terörist sağlıklıdır, ancak kalitesi sıfırdır. Organ hırsızlığı yapan bir opr.dr. sağlıklıdır. Ancak kalitesi sıfırdır. Çok yetenekli bir bilgisayar mühendisi çok sağlıklı olabilir. Ancak, banka hesaplarını profesyonelliğini kullanarak boşaltıyorsa, kalitesi sıfırdır.
Bir kişi sağlıklı ama gıybet ediyorsa, dürüst davranmıyorsa, zulmediyorsa, küçük görüyorsa, tembelse, kin güdüyorsa, atalet içerisindeyse, soruna odaklanıyorsa, güvensizlik yapıyorsa, dedi kodu yapıyorsa, aldatıyorsa, tepeden bakıyorsa, adaletsiz davranıyorsa, sevgi ve saygıdan yoksunsa, çatışma çıkarıyorsa, kibirliyse yüksek kaliteden hayli yoksun demektir.
Eğer, sağlıklı bir insan hareket etmiyorsa, hem bedeni olarak hem de ruhsal olarak atalet içerisinde ise, onun sağlığının bozulması an meselesidir. Burada hareket kavaramı çok geniş bir şekilde ele alınmalıdır. Dengeli, istikrarlı ve ölçülü bir şekilde vücudun bütün organlarına egzersiz yaptırılmalıdır. Özellikle beyin jimnastiği diyebileceğimiz, düşünme, planlama, muhakeme yapma, beyin fırtınası yapma, uygulama ve izleme şeklindeki beyin çalıştırmalarının hakkıyla ve usulüyle yapılması gerekmektedir. 
Beden çalışmadan beynin sürekli çalıştırılması ise, lokal anlamda dinamizme yer vereceği için, baş ve vücut arasında dengesizlik meydana gelecek, vücuttaki hareketsizlik ve pasiflik, beyinde yaptırılan hareket ve çalışmaya beklenmedik bir şekilde zarar verebilecektir. Mesela, kişi sürmenaj olabilecek veya akli denge ile ilgili sorunlar baş gösterebilecektir.
Kaliteli ve sağlıklı olmak için yalnızca hareketli olmak da yeterli olmamaktadır. Kişi ruhsal dünyasını verimli ve etkin yönetemiyorsa, üzüntü yönetimini hakkıyla yapamıyorsa, korku ve endişelerini yerli yerine oturtamıyorsa, öfke yönetimini beceremiyorsa, okumuyorsa, yazmıyorsa, üretmiyorsa, başarı kazanamıyorsa, toplumda saygınlığını yükseltemiyorsa; vücut ve beyin ne kadar hareketli olursa olsun, sağlık ve yüksek kalite bir yerlerden tırtıklanacaktır.
Özellikle entansif spor yapanların günün birinde bıçak gibi kesmeleri tedavisi çok güç sorunları beraberinde getirecektir. (Dünya şampiyonu boksörümüz Muhammed Ali ve Dünya şampiyonu haltercimiz Naim Süleyman’ın durumları böyledir).
Duran arabayı hızla kaldırmak ve hızlı giden arabayı sert frenle durdurmanın vereceği zararlar da buna benzemektedir.
Spor ve hareketliliğin, pozitif düşünce, iyimserlik, güler yüz, tebessüm, coşku, heyecan, yaşama sevinci, paylaşım, iyilik yapma, destek olma, karşılıksız verme, üretme, başarı kazanma, anlamlı ve yüksek kaliteli miraslar bırakma gibi yüksek kaliteli düşünce ve eylemlerle desteklenmelidir. Aksi halde belki sağlık tesis edilebilir, ama yüksek kalitenin tesis edildiğinden bahsetmek güç olacaktır.
Spor, aktivite ve dinamizmin en büyük gücü yüzmedir. Yürüyüş de çok güzel ve etkin bir aktivitedir. Ancak, yürürken vücudun ağırlığı diz ve ayaklara baskı uygular, zamanla onları deforme eder. Ter vücuda yapışır. Kolların hareketliliği de sınırlıdır. Bu olumsuzluklarından dolayı yürüyüş yapmak, yüzmek kadar verimli ve etkin değildir.
Yüzmede, yerçekiminin olumsuz etkileri ortadan kalkar. Ter problemi olmaz. Kollar ve ayaklar senkronize bir şekilde daha aktif ve yararlı bir şekilde hareket eder. Tuzlu su vücuda aynı zamanda tedavi ve terapi uygular. Güçlü nefesler dolayısıyla akciğerler ve solunum sistemi daha etkin çalışır. Özellikle derin denizlerde yüzmenin keyfi çok daha başkadır. 
Sabahları güneşi denizde doğdurmak kadar güzel bir etkinlik tanıyamıyorum. Sabahın verdiği pozitif enerjiyle birlikte denizin durgunluğu ve temizliğine hayran kalmamak mümkün değildir. Saat 08’00’lerde denizin hemen dalgalandığını ve kirlendiğini bilmeyenimiz yoktur. 
Deniz suyu, havuza göre çok daha faydalı, doğal ve etkindir. Kimyasal ilaçlar yoktur ve kaldırma gücü tatlı sudan daha güçlüdür. Yüzme alanı sınırsızdır, kayıp düşme tehlikesi yoktur.
Peygamberimizin (sav) “çocuklarınıza ata binmeyi, silah atmayı ve yüzmeyi öğretiniz” tavsiyesinin bir hikmeti olsa gerektir.
Diyeceksiniz ki, “hocam iç anadoluda deniz var da yüzmedik mi? Sahilde yaşayıp da yüzme bilmeyen, biliyorsa da sezon boyu hiç denize girmeyenlere şahit oluyorum. Yazık ki, ne yazık…
Sebeplerini sorunca da vakit yok diyorlar. Okeye vakit bulunuyor, dedikodu ve gıybete vakit bulunuyor, can sıkıntısına vakit bulunuyor, sigara içmeye vakit bulunuyor, kavgaya, küskünlüğe, tartışmaya vakit bulunuyor. Nedense sağlığa, kaliteye, güzelliğe vakit olmuyor ne yazık ki…
Sabah erkenden denize gidip, güneşi denizde doğduran, sabahın o güzelliğine şahit olan, sabahın ürettiği enerji ve dinamizmden nasibini almasını bilen herkes benim ne demek istediğimi çok iyi anlayacaktır.
Dilinden anlayan için, deniz bir yatak veya beşiktir. Bizi bebek gibi sallar, ninni söyler dinlendirir. Masaj yapar, derin derin nefes aldırarak muazzam bir nefes egzersizi yaptırır. Denizden çıkan insan, kendini dinç ve dinlenmiş hisseder. Mutlu ve coşkulu hisseder. 
Sabah erkenden uyku yerine denizi tercih ettikleri zaman, ne kadar çok kazanımlar elde ettiğinin çok iyi farkına varırlar. Denizden dönenler, güne dinç ve enerjik bir şekilde başlamışlarken, uykucular hala uyumaya devam ederler. Neleri kaybettiklerinin hiç de farkında değillerdir. 
Sabah güne denizle başlayanların günleri oldukça bereketlidir. Zira gün bitmek bilmez. Yapılacak işlerin tamamına zaman yeter. 
Sabah saat 08.00’de göreve başlaması gerekip de 06,00 da denize gelip 1.5 saat yüzen ve sonra işine giden tanıdıklarım var. Deniz sonrası işyerlerinde ne kadar dinamik ve coşkulu olduklarını onlardan dinlemek gerek.
Deniz her şeyden önce sağlıktır, özgüvendir, enerjidir, coşkudur, dinçliktir ve dinlenmedir. Kimse bana senin tuzun kuru demesin, ben tuzu kuru olup da denize ayak uzatmayanları da, tuzu sırılsıklam olup da denizden fazlasıyla nemalananları da çok iyi biliyorum. 
Eğer mutluluk, sağlık ve kalite tuzu kuru olanlarda olsaydı, varlıklıların hiç birisi sağlıksız, kalitesiz ve mutsuz olmazlardı. Aynı mantıkla tüm garip-gurabanın da mutluluk ve kalite ne kelime, sürekli gözleri yaştan kurumazdı.
Yüzmeyi öğrenmen ve yüzme egzersizini hem sağlık, hem de yüksek kalite için, istikrarlı ve etkin bir şekilde yerine getirenlerin aynı zamanda Peygamberimizin sünnetini de yerine getirdiklerinin farkında olmaları gerekir.

Selam, sevgi ve dualarımla… Allah’a emanet olunuz…

13 eylül 2014 cumartesi. Saat: 10.30 Antalya

Yrd.Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER

( Kaliteli Yaşamda Yüzmenin Esrarı başlıklı yazı S. COŞKUNER tarafından 16.09.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.