Karşıma geçti. 
Boğazını temizlemek için öksürdü. 
Dudağında kırmızı bir ruj vardı
Ve dişleri çıkınca ortaya, teni
Memleketimin bayrağına benzedi. 

Gönderlere çekilmiş gibi sürülmüş bir siyah boya çevreliyordu gözlerini 
Ve gözleri işgal edilmiş bir ayrılık alameti. 

"Ben gidiyorum" dedi. 
-nereye. Dedim. 
"Anla işte" dedi. 
-sen gidiyorum derken ben sana anlamamazlıktan bile bir yolunu bulur gelirim" dedim. 
"daha fazla zorlaştırma". Dedi
-keşke bugün dudaklarına ruj sürmeseydin. Dedim. 
Afalladı. Baktı ve dünyanın kıyamet alametlerini andıran gözleriyle yine baktı. 
"Neden? Dedi. 
- keşke dedim (ki ben hep keşke derim) ruj yerine biraz ruh sürseydin. Dedim. 

Çay bardağının dibinde kalan ne varsa yüzüme fırlattı ve masadan defolup gitti. 
Anladım ki çayın yeri demlik değil. Gözyaşlarımla karışan çayın tadını o gün orada bir gececi meyhanesi yalnızlığıyla içtim. 
Ve inanmazsınız, 
Keşke dedim. 
Çünkü ben zaten hep keşke derim! 

ETB
( Keşke başlıklı yazı ETB tarafından 16.09.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.