Türkiye S. Arabistan’daki toplantıya Dış İşleri
Bakanı düzeyinde katıldı. Ama Türkiye ortak bildiriyi imzalamadı.
IŞİD'le mücadele kapsamında Suudi Arabistan'da
düzenlenen ve ABD, Türkiye, Mısır, Ürdün ve körfez ülkeleri katıldı.
Zirvede alınan kararların yer aldığı sonuç
bildirgesine kendine göre haklı gerekçelerle Türkiye imza atmadı.
Bildirgede IŞİD'in bölge ve dünya için bir tehdit
olduğu vurgulandı.
“IŞİD'in, Irak, Suriye ve dünyanın neresinde
olursa olsun yok edilmesi konusunda fikir alışverişinde bulunmuştur"
denildi.
Bölge için tehdit olduğu doğru da, dünya için ne
kadar tehdit oluşturduğu çok su götürür.
Böylece, IŞİD'le mücadelenin Irak’ın dışında, Suriye
topraklarını da kapsayacağı ilan edilmiş oldu.
Bildirgede örgütün maddi gelirinin kesilmesi ve
örgüte katılımların durdurulması istendi.
Ama bu hususta ABD-İsrail ve İngiltere yine
sözünde durmayacak ve el altı çalışmalarını sürdürmeye devam edeceklerdir.
Türkiye bu tavrı ile bir kez daha gösterdi ki, önüne
gelene çapraz selam durmak yoktur. Türkiye’nin öncelikleri menfaatleri olacaktır.
Bu onurlu duruş ABD-İsrail, diğer Batılı ülkeler
ile bazı Arap devletlerinin canını sıkabilir... Çok da önemli değil. Varsın
biraz da onların canı sıkılsın… Hep bizim canımız sıkılacak değil ya!
Bir Gazetecinin ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsüne;
"Türkiye Cidde Bildirisini neden imzalamadı" şeklindeki sorusuna;
"Elbette her ülke kendi rolünü
değerlendiriyor. Türkiye önemli bir terörle mücadele ortağıdır. İstişareye devam
edeceğiz. Her ülke, ne yapacağına, neye imza atacağına kendisi karar verecektir.
Ancak şunu vurgulamak isterim ki, Türkler terörle mücadelede çok yakın bir
ortaktır," diyerek geçiştirdi...
Türkiye’nin inandığı reçete; şu şekildeydi.
Bölgenin en acı, en acil ve en kanlı meselesi
Suriye’dir. Suriye düzelmeden bölge düzelmez.
İsrail Ortadoğu için bir tehlike ve sorun kaynağı
olmaya devam ettikçe, bölgeye huzur ve barış gelemez.
Iraktaki krizin baş sorumluları; “demokrasi
getireceğiz,” diye gelip gerilerinde keşmekeş bırakıp gidenlerdir.
Kendilerine hizmet edecek unsurları bir zulüm makinesine
dönüştürenlerdir. IŞİD bahanesiyle yeni planlar icra edilmektedir...
Bu hususta ciddi istihbaratımız, ciddi endişe ve kaygılarımız vardır.
Planı ABD-İsrail ve İngiltere yapıyor, S.Arabistan
finanse ediyor, yerli işbirlikçiler de icraata döküyorlar.
Mısır’daki askeri darbe de, bu üçlü tezgâhın bir
sonucudur.
Aynı senaryo; bu sefer Libya’da bir kez daha
sahneye konmaya çalışılmaktadır.
Dışarıdan özellikle, Batı kaynaklı bir müdahale
geçmişte örnekleri yaşandığı gibi yine bölgeye huzur getirmez.
Darmadağın edilmiş bir İslam Dünyasından eğer bir
birliktelik çıkar ise;
İslam Dünyası kendi meselelerini kesinlikle Batı blokuyla
değil, kendi imkânlarıyla çözmelidir.
Müslüman topraklarında kâfir çizmesinin gelmesi demek;
ancak kan ve gözyaşı demektir. Tarih şahidimizdir.
Ant-120914
* Bu makale 18.09.2014 tarihli günlük çıkan "Hatay Altınözü Gazetesinde" yayımlanmıştır.