“Kırmızı filizler dalda/

Can çekişme günü değil gülüm/

Eylülün tülü bu yanaklardan akan…”

 

Sana söz!

Sana yemin;

Kınalar kurumadan

Kapı ayazlarında/

Zilfi kırık bir murada

Tellenecek dallarım/

 

İsmi lazım değil!

Tutulacak sözler geçerli bu mecliste

Sevmeyi karneye bağlamışlar/

Yoksulluk günlerindeki gibi…

 

Ölümün adını yeni yetme koymuşlar

Bir gidecek bin gelecek haliyle/

Servet neyler acılara

Kul hakkı parmaklarda

Diken…

 

Bak ölüyorlar!

Toprakta can

Havada kuş

Suda balık

 

Zarı dinmiş bir fırtınanın

Meylinde kuşlar/

Yuvaları barut

Gözleri füze

Kanatları

Ateş…

 

İsli sokak yığınlarında

Kan çanağı avurtlarda kadın

Zırnık sarıyor yaralarına

Sütü kesik damarlarda

İnleyen yamaçların

Bağrında yakıyor

Tenini dağlara

Üryan…

 

Sonra;

Bir zalim türkü dudaklardan süzülen

Saçlarına ayaz dolmuş mevsim

Mezarlara üflüyor ölüm/


Ne vardı turna

İki çitlembik mevsiminde gelseydin

Bu kadar kırılmazdı tenim

Eylül sözlerinde

 

Kanarken…

 

 

 

 

( Eylül başlıklı yazı prens tarafından 1.09.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.