işdeee ben bu hengameler[1] arasında
fira ıldırım fızıynan gedip geliyon
annacımdahı Özleme, özlemler içinde
dönüp bi defacık bile bakamadan
sadaca önümden yeyebiliyon
o da guru-deri peyniri
o mubarek de boğazımı file garakdırdı
kaş tas su işdim bilmeyon..
bizim gız da Allah ne verdiyse
tabağı zeytinyağıynan doldurmuş
Alla(hı)n onarca(ğı) işde, niyeyse
iri-yeşil bi eşşek zeytinini gözüme kesdirdim
çatalınınan bir iki uğraşdım
govaladım, bu sefte tamam deyon
zeytin fırtıyo
tabağın içinde bir-kaş tur attırdıkdan sonura
zeytin pırtdı,
bu sefte de tabakdan ziniye sıçradı
içimden
“-bu sefte tamam”
..
“-hinci çatalı kesin zipledim” deyon
narasın..
gene garavana
bir iki hamle derkene sıkışdırdım bi köşeye
“hinci gaşcak yerin galmadı gari”
son bi atak daa
ne ğezer, gardaş!! net(i)çe gene mafiş,
gene p(f)iyasgo
ya kayıyo bi yanna gediyo
ya da patanaş yapan gamyon tekeri ğibi
olduğu yerde fırıl fırıl dönüyo
amma.. yağ gayganıdı, amma ne
öyle olmasa pelvannar
zeytinya(ğı) yerine
haşgaşya(ğı) sürerier öyle de(ğil) mi
ya da çatalın ucu kütüdü
ne yalan söyleyen hinci
valla orasını bilemecen,
hala taha aklım ermez neyye
zorda galan kedinin
köpe(ğe) hışardığı[2] ğibi
her seftesinde elimizden gaçırdık
bi türlü galebe çalamadık
yeşil zeytini
yalınız benim asabım oldukcana bozuk
bırak gülmeyi, çoluk-çocuk nefesini dutdu
soluk almayı bile
aklının ucundan geçirmeyo kimse
emme bütün gözler benim çatalın ucunda
hu çatal bi ziplense
zeytin yakalansa da hu işgence bitse deye
dova ediyollar belli
nayeti
biz gene elden gaçırdık yeşil zeytini
senin Gara Dayı efendi iki barnağıynan dutdu
benim yeşil zeytini
önşe bana uzatdı
alayın deye uzadınca elimki ekme(ği)nen
adam yangından mal gaçırıyomuş gibi
çevik bi hamleynen ağzına atdıı!!
mehruh!
gevişini gösdere-gösdere
“-len gara yeğen bırak ..ına ğodumun
hu fanteziliği yauu
adam gibi elininen al ye hunu
biz köylüyüz, o(ğ)lum
gorkma kimse seni gınamaz
zufrada iki gancık var deye
hemi de ne demişler
alışmadık gışda don durmaz”
…
“-bak zeytin höyle yenir
sen gakmış Fıransız gaşşığıynan
Alaman herzesi[3] yeyon
fanteziliğin nüzümü yoğ epap!
ben senin uruhunu bilirin uruhunu
sen de o aselet yok!
boşa debeleniyon
bu gızlar sana varı(r) mı sanan
senin “a(l)t tarafın anan sarımsaaak,
boban sovan”
sen daha dünkü bok,
ne oldun da ne oluyon
sen kiiim,
çatalınan zeytin yemek kim
a gapberif, senin aslın namıkör
aynaya bak
boyunu gör”
daha bi sürrü bişiyler dedi de
ben onun ne dediğini duyduğum mu var..
bi de yaka cebinden çıkarıp da
ayna uzatmaz mı neyeyse..
alıp yere çarpa(sı)n ay oğlan
emme bilemeyon irengim penbe miydi,
mor muydu kül müydü,
boz muydu, Özlem ordamıydı,
ve hepsinden can alıcı nokdası
halımı görüyomuydu
ooff off
öldüm, bittim mahf oldum
terledim, eridim gahroldum
Garanın gaflarından perişan oldum
vel hasıl açcık da
cehaletimin gurbanı oldum
hinci hinci aklıma ğeliyo
taha do(ğ)rusu her zeytin gördüğümde
soluğum daşıyo,
yüzüm gızarıyo da
hakkatan yauu
“çatalı ziplemek şart mıydı,
yonusa hakkaten adamın dediği gibi
iki gancık var diyemiydi”
neyise de; bereket versin Özlem..
Özlem hemen devreye girdi
dayısını bi! azarladı kii
hem de nassı!
“-dayıcığım zeytinyağının çok olduğundan
herhalde çatalın ucu da kütelmiş
olur böyle şeyler
lütven uzatma” dedi
görüyon mu bi asaleti
biz olsak edemeyiz,
gızımıza da müs’ade etmeyiz
“bi gız gakacak da
herkeşin içinde dayısına fırça gayacak ha!”
ne de olsa okumuş gız..
hani ben de üzülecen ha
köfte oldum köfte, keyf bin beş yüz
o takide dedim ki
“eveeett”
“Özlem bana havas”
sonura yerinden bi hışımınan gakıp
“-gayfanız varısa ben bi gayfa içebilir miyim
…
[1] hengame: karışıklık, kargaşa
[2] hışarmak: meydan okuma, kavgaya davet, kavga etmek, kavgaya zorlamak,
[3] herze: b.., pislik, gereksiz söz ya da davranış