...
Mevsimin yazı da var, günler uzun, ak ama
Yalnızlık sülük gibi yapışmıştı yakama.

Bir yaz günü sabahı güzel olunca hava
"Belki son fırsat" deyip çıktım zorlu bir ava.

Fazla vakit geçmeden keklik ovaya kondu
Yayım tek atımlıktı; bu ilkti ve de sondu.

Geç de olsa bulmuştum gönlümün perisini
Halden anlayın dostlar, sormayın gerisini.

O'dur ilham kaynağı her dizemin hecemin
Ay'ı O yıldızı O mehtabımın, gecemin.

Gündüzümün güneşi solar, üzülür O'nsuz
Bir sevdadır kalbimde; uçsuzbucaksız...Sonsuz.

O'dur rüyâma gelip kâbusları ağlatan
O'dur kör talihime kafa tutan kaş çatan.

Tebessümün anlamı gözlerinde saklıdır
Bir hata varsa, benim, O ise hep haklıdır.

Rabbim üç evlat verdi; Yusuf, Yunus ve Ahmet
Gerçek saadet buydu; buydu İlâhî Rahmet.
.
Ne zaman güneş doğsa, az ısınsa içimiz
Gök bulutla dolardı, solardı sevincimiz.

Talih tekerrür etti; derdi vardı babamın
Tesellisi zor işti, canı çıktı çabamın.

Dili sık sık dese de "dünya hayatı yalan"
Hayalinde ev vardı; geniş, bahçesi olan.

Değişik semtler gezdi, nice yerler dolaştı
Nitekim çok geçmeden hedefine ulaştı.

Yer alınca Termal'den ne kadar da mutluydu
Biz de döneriz sandı; bundan çok umutluydu.

Üç kat koca bir teras ve içinde iki can!
Sonuç yine yalnızlık, âkıbet yine hüsran.

Hüzün derdi an be an; yön dönülmez tek yöndü
Bundan altı yıl önce evde ışıklar söndü...
...

Her can kaybı kor gibi; O da gitti yakarak

Ardında boynu bükük emanet bırakarak.

 

An anneye sevginin, ahde vefa anıydı

Sevgi lafta olmazdı, göstermek zamanıydı.

 

Karar vakti gelince bakışlar yana düştü

Duasını kazanmak eşim ve bana düştü.

 

Cennetin bedeli var; herkese olmaz nasip

Arsız "gerek yok" derse bizim için münasip.

 

Hizmeti nimet bildik taç ettik başımıza

Cehremize tebessüm, tat geldi aşımıza.

 

Soframız mütevazi, her dem başımız dikti

Ne secdemiz ihlassız, ne şükrümüz eksikti.

 

Hiç tamahkâr değildik; kanaatkâr olduk hep

Biliriz ki her nimet binlerce şükre sebep.

 

Hamdolsun Yaradan'a; aç -açıkta kalmadık

Günahlardan tatsak da pek gaflete dalmadık.

 

Alçalmadık önünde ne merdin ne namerdin

Rabbimizden bekledik dermanını her derdin.

Seneler yaş aldıkça zaman sürat yapıyor

Esen rüzgârdan dahi gönüller nem kapıyor.

 

Kapanıyor kapısı onca hayalin bir bir

Göz toprağa bakıyor, "buyur" ediyor kabir.

 

Doğrudur! Hayat zordu; gün geldi çok sıkıldım

Her engeli aştım da, nankörlükten yıkıldım.


Bir ben vardı bir zaman, yeise mezar eşen

Zor taranan saçları omuzlarına düşen.


Mehtapsız gecelerin karanlığını yırtan.

Kaf dağının ardında köşk için yer ayırtan.

 

şen değilse bu gönül, bilin ki sebebi var

Mâziyi eşelesem dil sussa, hece'm ağlar.

 

Kimdi söyle be kalem göğe kanat çırpan kuş?

Aldırma gözyaşıma! Beni yorma, sen konuş!

.

Gündüzleri geceyle uç ucuna bağlardı

Uykular isyan eder, kâbusları ağlardı.

 

Farketmezdi konsaydı, koca dünya, sırtına

Hızına varamazdı hırçın esen fırtına.

 

Bakışları ufuğun ötesine taşardı

Onmaz denilen dertler çaresine şaşardı...

.


Yeter...yeter, sus artık, kibire dağ aşırma!

Günlerdir yazıyorsun, sabra sınır taşırma!

...

Mecit AKTÜRK


( Hayatım Şiir Gibi - V- başlıklı yazı Mecit Aktürk tarafından 30.08.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.