Her can kaybı kor gibi; O da
gitti yakarak
Ardında boynu bükük emanet bırakarak.
An anneye sevginin, ahde vefa
anıydı
Sevgi lafta olmazdı, göstermek
zamanıydı.
Karar vakti gelince bakışlar
yana düştü
Duasını kazanmak eşim ve bana
düştü.
Cennetin bedeli var; herkese
olmaz nasip
Arsız "gerek yok" derse
bizim için münasip.
Hizmeti nimet bildik taç
ettik başımıza
Cehremize tebessüm, tat geldi
aşımıza.
Soframız mütevazi, her dem başımız dikti
Ne secdemiz ihlassız, ne şükrümüz
eksikti.
Hiç tamahkâr değildik; kanaatkâr
olduk hep
Biliriz ki her nimet binlerce şükre sebep.
Hamdolsun Yaradan'a; aç -açıkta
kalmadık
Günahlardan tatsak da pek gaflete dalmadık.
Alçalmadık önünde ne merdin
ne namerdin
Rabbimizden bekledik dermanını
her derdin.
.
Seneler yaş aldıkça zaman
sürat yapıyor
Esen rüzgârdan dahi gönüller
nem kapıyor.
Kapanıyor kapısı onca hayalin
bir bir
Göz toprağa bakıyor, "buyur"
ediyor kabir.
Doğrudur! Hayat zordu; gün
geldi çok sıkıldım
Her engeli aştım da, nankörlükten yıkıldım.
Bir ben vardı bir zaman, yeise
mezar eşen
Zor taranan saçları
omuzlarına düşen.
Mehtapsız gecelerin
karanlığını yırtan.
Kaf dağının ardında köşk için
yer ayırtan.
şen değilse bu gönül, bilin
ki sebebi var
Mâziyi eşelesem dil sussa, hece'm ağlar.
Kimdi söyle be kalem göğe
kanat çırpan kuş?
Aldırma gözyaşıma! Beni yorma, sen konuş!
.
Gündüzleri geceyle uç ucuna
bağlardı
Uykular isyan eder, kâbusları
ağlardı.
Farketmezdi konsaydı, koca
dünya, sırtına
Hızına varamazdı hırçın esen
fırtına.
Bakışları ufuğun ötesine
taşardı
Onmaz denilen dertler çaresine şaşardı...
.
Yeter...yeter, sus artık, kibire
dağ aşırma!
Günlerdir yazıyorsun, sabra sınır taşırma!
...
Mecit AKTÜRK