KAĞNI TEKERLEKLERİ

 

 

Bu kağnılar bir devrin isimsiz kahramanı,

Henüz yazılmasa da hikayesi, romanı..

Uyanan tabiatta şimdi tarla zamanı,

Baharı müjdelerken çatıda leylekleri;

Nasıl yâd edilmez ki kağnı tekerlekleri!

 

Her yönden tartışılmaz kağnının özgün farkı,

Kağnı mazılarıyla dönmüş iktisat çarkı..

Onlarla miyelenmiş köylümün evi barkı,

Kozakları, gözeri, kalburu, elekleri;

Nasıl yâd edilmez ki kağnı tekerlekleri! 

 

Küfe, küfe tütünü.. Sıra, sıra tongayı,

Ağaç halinden tut da yontusundan yongayı..

Fatih nasıl yürüttü binlerce kadırgayı?

Denize kalyonları indiren felekleri;

Nasıl yâd edilmez ki kağnı tekerlekleri! 

 

Bozkıra hayıflanan tırmığın hali buruk,

Bel, çapa ah! Ediyor.. Kazma onlardan duruk..

Sabanda da bak işte o aynı boyunduruk,

Dönümü, çıkımları, arkları, evlekleri;

Nasıl yâd edilmez ki kağnı tekerlekleri! 

 

Her devirde aynıdır itibari, rağbeti,

Onlara boyun eğmiş nice dağın heybeti,

O yanık gıcırtılar yolculuk muhabbeti,   

Arzuları, düşleri.. Dirliği, dilekleri;

Nasıl yâd edilmez ki kağnı tekerlekleri! 

 

Cephede destanları yazarken ANADOLU,

Kurtuluş Savaşının üssüdür İNEBOLU!

O kağnılar olmuştu Sakarya’nın sağ kolu,

Ordumun cephanesi, erzakı, külekleri;

Nasıl yâd edilmez ki kağnı tekerlekleri!

 

YAŞ der; eğer Lozan’da resti çektikse Sevr’e,

Kağnıların üstünde şaha kalktı her evre..

KAĞNI KOMUTANLIĞI damga vurmuş bir devre,

Onlar bu Memleketin tarihi bellekleri;

Yurdumun mihenk taşı kağnı tekerlekleri!

 

                                        29.08.2014

 

 

 

 
             Mehmet YAŞ
 
 
 
 

ALINTI

 

                             26 AĞUSTOSU ZAFER ULAŞTIRAN KAĞNILAR

         Tarihi, şan ve şerefle dolu Yüce Türk Milletinin ve onun bağrından çıkan Türk Ordusunun zaferlerinden biri olan ve 91.nci yılı kutlamalarında bulunduğumuz 30 Ağustos ZAFER BAYRAMIMIZ kutlu olsun.

         Zafer Bayramımız; var ve yok olma mücadelesinde hem düşmana, hem de yurt içinde isyanlar çıkaran hainlere karşı 91 yıl önce kazanıldı. 1900 yıllarda, tarihten silinmek üzere olan Türk Milleti kadını, erkeği, yaşlısı ve genci ile dünya da eşi, benzeri ve örneği görülmemiş bir biçimde TOPYEKÛN BİR HARBİN örneğini, elinde motorlu bir aracı olmadan kağnı, at arabası, deve kervanları ile cephedeki ordusuna erzak ve cephane yetiştirerek inandığı zafere ulaştırdı. Çünkü o zamanlar ordumuzun elinde hiçbir motorize kuvvet yoktur. İnönü Cephesine silah ve yiyecek bu nakil kollarıyla temin edilmektedir. Bu zaferin hedefinde bağımsız Türkiye Cumhuriyeti ve bizlerin özgür bir ülkede yaşama hedefi vardı. Atalarımız şehit olma pahasına yedi düvelle topraklarında savaşarak bunu başardılar. Bu mücadele de askeri olmadan yöre halkı ile Antep, Urfa, Maraş işgalci Fransızlara karşı çarpışarak Gazi, Kahraman ve Şanlı oldular ve bu mücadele, yurt içinde isyanlar çıkaran hainlere karşı da devam etti. Günümüzde bunu göremeyen ve 10ncu Yıl Marşını anlamayan körler ve sağırlar vardır. Bağımsızlık Zaferine giden yolu anlatmak kolay değildir. Sadece 22 gün, 22 gece devam eden Sakarya muharebesinde bir günü anlatmak, ancak çekilecek bir dizi ile mümkün olur.

 

                                 KAĞNILAR VE KAĞNI KOMUTANLIĞI

 

         Kağnılar; Kağnılar iki tekerlekli basit şekilde yapılmış birer yük arabasıydı. Bunları öküzler ve mandalar çekerler. Kağnıların hep birden çıkardıkları inilti ta uzak yerlerden işitilir. O dönem İnebolu ve Kastamonu ordunun ikmal merkezidir. Mustafa Kemal’in ‘ gözüm Sakarya da, Dumlupınar da, kulağım ise İnebolu da ‘ diyen ve Türk Tarihinin yazgısına damgasını vuran İnebolu. 1919 yıllarında motorlu araçlar yoktur. Ordunun ikmal merkezi olan İnebolu ve Kastamonu’dan her türlü cephane ve malzeme İnebolu –Ankara hattında ulaştırma ve yük vasıtası olarak kullanılan kağnı, deve kervanları, yaylı araba ve fayton kullanılırdı. Rusya’dan gelen heyet bile Ankara’ya fayton ile gitmiştir. Anlayacağınız, o acı ve yoksul günlerde ordumuzun geri hizmetleri ve ikmal faaliyetleri üç türlü vasıtayla sağlanmaktadır. Bunlar; deve kolları, katır kolları ve kağnı kollarıdır. Kağnı 250Kğ. Yaylı çift atlı araba 400Kğ.  Dört tekerlekli manda 400Kğ. Deve 150 kilo yük taşımakta ve saatteki hızları da 5 kilometredir. Her devenin hörgücünün üzerine de üç tane cephane sandığı yerleştirilir ve deve kolları bu şekilde bir dizi teşkil ederek ağır ağır İnebolu’dan Küre – Ilgaz – ve Köroğlu Dağlarını aşarak Ankara, Eskişehir ve Afyon yolunu tutarlar. Katır kolları da pek enteresandır. Katırların boyunlarındaki iri tunç çanlar çalar, bu gürültü içinde katırlar da yola düzülürler, onlar da cephane taşırlardı. Üç yıl süren ve dört mevsim devam eden savaşlarda asker giyecek ister, erzak ister, cephane ister. Kağnı komutanlığı; 250 civarında kağnılardan teşekkül eder ve bunlar görevini vilayet sınırlarına kadar yaparlar. İnebolu’dan cephaneyi alan kağnı komutanlığı, 10 gün süren bir yolculuktan sonra Kastamonu’ya cephaneyi getirir teslim eder ve boş olarak İnebolu’ya döner. Kastamonu’dan cephaneyi alan Kağnı Komutanı, Cephaneyi sınırda Çankırı’ya teslim eder. Çankırı da Ankara da ilgili merkeze teslim eder ve kağnılar, cephedeki yaralıları alarak geri dönerdi.1919 – 1922 seneleri arasındaki üç yıllık savaş döneminde dört mevsimi yaşayacak şekilde fedakâr ana ve dedelerimiz bu hizmeti yürüttüler. Delikanlıların çoğu cephede düşmanla savaşta olduklarından kağnıları kadınlar sürerlerdi. Bir belge de, kağnı kolunun otuzu kadın, sekizi çocuk, ikisi de altmış yaşından yukarı aksakallı ihtiyar ve muhafız olarak da silahlı (Müzaheret Bölüğü) efradından bir milis dediği hapishanelerden çıkarılıp vatan hizmetine verilmiş asker olduğunu yazar. Kağnıları ile cephane taşımacılığına yaşlısı, genci, hamile ve çocukları ile katılan kadınlarımız kendi yiyeceğini çıkınında, hayvanının yemini de torbasında taşırdı. Kastamonu Küre’deki Dümbelek Çamurluğu meşhurdur. Bu çamurluktan kağnılar öbür kağnının öküzleri de alınarak dört öküzle çekilir ve kadınlarımız dizlerine kadar eteklerini sıyırarak kağnıyı bu çamurluktan kurtarmaya çalışırlardı. Kışın kağnısı ile cephane taşırken battaniyesini cephaneye ve çocuğuna saran ve yolda donup şehit olan Şerife Bacıyı unutmayalım. Kağnı Komutanlarından tarihçi Enver Behnan Şapolyo hatıratında der ki; “Bize tahsis edilen mıntıkada 300 kağnı arabası tespit ettik. Bunları muharebe esnasında derhal tanzim edebilmek için bir deneme çağrısı yaptık. Tebliğimizden 24 saat sonra 250 araba gelmiş bulunuyordu. Bazıları, öküzleri olmadığından arabalarına ineklerini koşmuşlardı. Arabaları getirenlerin bir kısmı çocuk ve ihtiyarlar, çoğu da kadınlardı. Tümen kumandanı, düzlükte sıralanan bunları teftiş ederken, uzun övendireleriyle sevgili hayvanlarının başlarında dizilen kadınlara; erkeklerinin niçin gelmediklerini sordu. Bu zahmetli işte çok yorulacaklarını, hatta dayanamayacaklarını söyledi. Kadınların verdikleri cevap şuydu”:

“- Erkeklerimiz hizmette (askerlikte)dir. Emrinize biz geldik. Böyle bir günde bize bu kadarcık iş düşmesin mi?”

“Hâlbuki bunların çoğu, harap olmuş köylerinde çocuklarını komşularına teslim etmişlerdi. Nitekim muharebe başlayınca bunlar, uzun günler gene bizimle geldiler.  İçlerinde yollarda doğuranlar oldu. Cephede bu gayret devam ederken, gerilerde, İnebolu-Ankara yollarında da bu halk, sırtlarında cephane taşıyordu .”Kağnı Komutanlarından tarihçi Enver Behnan Şapolyo hatıratına devam eder; Devamlı savaşlar sonucu, ordumuzun lojistik dediğimiz erzak, malzeme, ulaşım, silah ihtiyacı hat safhaya ulaşmıştır. Meclisimiz bu ihtiyaçları halkından temin için TEKÂLİF-İ MİLLİ ( Milli Yükümlülükler)  yasasını çıkarıldı. Bu yasa da; her ev, orduya bir çift çorap, bir çift çarık, bir çift iç çamaşırı, elindeki yiyecek ve hayvan yeminin %40, tüccar bedeli mukabili harpten sonra ödemek üzere elindeki malın %40, herkes elindeki silahların tümünü ve elindeki ulaştırma vasıtası ile görev verildiğinde ayda 100km. Yol kat edecek şekilde hazır olacaktı. Biz kağnılarımızla, fedakâr ve fakir halkının ordusuna verdiği malzemeleri de taşıdık.

SONUÇ:

21. yüzyıl başında, Türkiye Devleti’nde, kağnıların, Türk ulusunun top yekûn savaşında, vazgeçilmez ulaşım ve taşıma araçları olduğunu; kadınların, yine aynı top yekûn savaşta üstlendikleri stratejik rolün önemine tanıklık eden pek az insan hayatta kalmıştır. Kağnı Komutanlarından tarihçi Enver Behnan Şapolyo hatıratında sonunda der ki; İşte bunun için, aşağıdaki satırlar, yalnızca geçmişe ait bir hatırayı değil, ondan çok daha fazlasını anlamak için okunabilir: ” Bizim İstiklal Savaşı, şimdi yalnız bir hatıradır. Gerilere baktığımız zaman dağların, bozkırların üstünde, O’nun kızıllıklar içinde ufka muhteşem düşen Atatürk’ümüzün hayalini görürüz. Ama Gazi, bu mücadelesinde yalnız değildi. Binlerce, yüz binlerce adsızlar vardı. Bu adsızlar, ya savaşta birer erdiler. Ya muharebelerin mihnetlerine alın terleri ve gözyaşları ile katılmış yarı aç, yarı tok, lime lime kıyafetli analar, gelinler, kızlar, çocuklar ve ihtiyarlardı. Hep birbirlerine sokularak, hep birbirlerini kendilerine siper ederek, önlerinde hayal meyal kağnıları, böğürleri birbirlerine geçmiş öküzleri, inekleri ve ellerinde övendireleri ile uçsuz, bucaksız bir kadınlar, çocuklar ve ihtiyarlar ordusu…” “İşte asıl Kuvay-ı Milliye buydu. Türk ulusunun var olma mücadelesinde dünyaya örnek olacak şekilde verilen TOPYEKÛN bir savaştır ve Kağnı Komutanlığını da ilk defa duyanlar olacaktır. Bu güzel Vatanımızı, ömrü savaşlarda geçmiş ve dönemin fakir halkı, DEDELERİMİZ, NİNELERİMİZ, yokluklar içerisinde, yaşlısı ve genci, kadını, çocuğu ve erkeği ile top yekun bir mücadele sergileyerek ve ordusuna bir çift çorap, bir çift çarık vererek İSTİKLAL SAVAŞIMIZI kazandılar ve bizlere bu güzel ülkemizi hediye ettiler. Tarihini okumayan, tarihini bilmeyen ve tarihine sahip çıkmayan toplumlar, oyuncak olmaya ve yok olmaya mahkûmdurlar.

Polatlı Sakarya Şehitliği Abidesindeki yazıyı bir daha hatırlatayım.;

“ Biz burada YUNANA mezar kazdık,

Can verdik TÜRKİYE yaşasın diye.

Al kanla Sakarya Tarihi yazdık

Millete bir vatan ettik hediye. “

diye yazar.

Zafer Bayramımız; var ve yok olma mücadelesinde hem düşmana, hem de yurt içinde isyanlar çıkaran hainlere karşı 93 yıl önce canları pahasına şehit olan ve bu mücadelede bulunan herkesi, rahmet, saygı ve minnetle anıyorum.

                                                                                                                 Albay İsmail ÖZDİLEK

 

 

 

 

26 AĞUSTOSU ZAFER ULAŞTIRAN KAĞNILAR Eklenme Tarihi : 27 Ağustos 2013 Salı 07:29E.Albay İsmail ÖZDİLEK

 

 
 
( Kağnı Tekerlekleri başlıklı yazı ozanmy57 tarafından 29.08.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.