Kadın aşkı uğruna yıllarını harcamıştı, dönüp baktığında  yıllarını boşa harcadığını anlıyor ve kahroluyordu oysa uğruna canını verebileceği aşkı kadının sevgisine  layik değildi. Kadının tek savaşı artık yüreğiyledi.  Sarmıştı bedeni aşk ateşi,  gözü bağlanmıştı,  gönlü  başka gönle kaymıştı kör olmuştu, kadın  aşkın felcine uğramıştı.

Kurtulmak istese kurtulamazdı.  Eli ayağı tutmaz olmuştu.  Kadının kalbi kendine ait değildi.

Nefes alamaz olmuştu  yüreği yanmaktaydı, sevdası için ölürdü.  Peki  kadının sevdiği adam  bu aşka değer miydi  !

Değmezdi…

Adam yalancının biriydi. Söyledikleri hep sözdeydi  gönülden değildi  zora geldiğinde kendini bir köşeye kapatıp  düşüncelerini  yazıya döküyordu.

Çevresindekilerle bir alacağı varmış gibi kavgalıydı. Yalnızlığı seçiyordu, adamın  tek dostu kalemiydi .

Sessizliğe bürünüp yazıyordu , mükemmel denilecek kadar dili ustaca kullanıp hayalindeki aşkı yazıya döküyordu.  Kadına itiraf edemiyordu , aradığı aşkı kadında bulamamıştı. Adam aşkı arıyacaktı  sonsuza kadar bulamayacaktı özünde  bulmak istemiyordu.

Yazıyordu yaşamak istediği duyguları bazende yaşadığı ıstırapı acıyı yazıyordu yazdıkça kendini bulmaya çalışıyordu. ''yazdıklarınızı hissederek mi yazıyorsunuz ‘’ diye sorulduğunda ''çevremde ki olaylardan etkilenip yazıyorum'' cevap veriyordu  gerçekleri  sözcüklerle süsleyip saklıyordu. Sorulan sorulara yuvarlak cevaplar veriyordu .

Adam aslında çok büyük aşk acısı çekiyordu ve yazılarına yansıtıyordu,  yazılarını eğer takip ediyor olsanız aşık olduğunun göz rengine, saç rengine… kadar yazdıklarında anlardınız yazdığı her yazıda yaşadığı aşkın bir parçası vardı.

Çünkü her yazısında ona gönderme yapıyordu  ve bekliyordu dönmesini. Sadece bir hayaldi  ‘’giden geri gelmez gelse de aynı olmaz yaşananlar’’

Giden sevgiliyi  arıyordu, umutsuzluğa düştüğünde  onu unutturacak bir aşk arıyordu. Farkında değildi kırdıklarının…..

Onun tek hedefi gönülden gönülle gezip uğruna hayatını zehrettiği  kişiyi unutmaktı. Unutmaya çalışırken  teselli  için girdiği gönülleri zarar veriyordu. Terk edilmişliğin  acısını adam  bütün  kadınlardan çıkartıyordu onları yarı yolda yapa yalnız bırakıyordu. Verdiği zarar  umurunda değildi. Adamın kalbi taşlaşmıştı. Herkesten alacağı varmış gibi onların duygularıyla oynuyordu.

(hatla örnek vermek gerekirse karnı doymuş bir kedinin fareyle oynaması gibi)

Kendinin çektiği aşk ateşiyle başkalarınında yanıp kül olmasıydı.  Adam çok başarılıydı. Mutsuzluk oyununu mükemmel oynuyordu. Bununla başarıya ulaşmak için elinden geleni yapıyordu.

Adam aslında sevmeyi bilmiyordu elinde sevenlerini tutamıyordu .Biraz ilgi görse şımarıyor, çevresindekilerini kendinden uzaklaştırıyordu. Yazdığı yazılarının beğenilmesi hayran kitlelerinin olması  adamı şımartıyordu. Adam olgunluğa erişmemişti. Yazıları mükemmeldi.

 Ya kendisi !

 Adam çok havalıydı sevildikçe şımarıyor, şımardıkça karşısındaki  kişiyi bir o kadar eziyordu. Adama aşık olanlar bunu anladıklarında çok geç kalmış oluyorlardı. Hayalleri kırılıp yok olup gidiyorlardı. Zavallılar…Adamla artık aynı kaderi  yaşamayı mahkum olmuşlardı. 

Ve adam artık aynıyız diyerek gülümseyerek hayatına devam edecekti hedefine bir kez daha ulaşmıştı.

( Aynıyız başlıklı yazı beyhan ilhan tarafından 22.08.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.