Tekrar Feride'ye gelmiyor muydum?! İsterik bir kadın ve de doymak bilmeyen, hislerimde ise yanılmam! Onda, onu rahatsız eden, yolunda gitmeyen huzursuzluğunu salt bana eziyet çektirerek sevişmelerine itenin ne olduğunu tam anlayamamıştım.

Kocası yurt dışı seyahatlerinde yabancı hatunlarla fink atınca mı, yoksa başka bir durum mu var, dur bakalım! Yedi senedir arada beni davet eder, pahalı hediyelere boğar, her tongaya düşen senin gibi toy bebelere, seksin kitabını yazdırır deyip sırıtan Emre!

Gözünü Feride'de aç, ama benim istediğim gibi! O eminim kancayı sana da takacaktır, ilk oyunumuza seni iyi hazırlayayım, sadece dinle, kendini  ona ezdirmemeye de gayret et, acımasızdır inan! Emre'nin gözlerinde, gururunun ezilmişliğini görmüştüm. 

Neden birileri, birilerinin tekerine çomak sokmaya çalışır ki diye soran gözlerle ona bakarken?!

Bana - Hele bir dur önce vücut geliştir sonrada ver elini gök kuşağı renkli ortamlar! Farkına varmadın mı? Daha ilk geldiğimizde sinsi çakallar etrafını sarmadı mı oğlum!

Kafanı çalıştır, bu saatten sonra o izbe otelde seni kim çalıştırır, hatta hiç uğrayıp eşyalarımı almayalım, yarın sana bir kaç parça her ihtiyacından alırım, hem de tepeden tırnağa, oturduğum daire üç odalı ve modern eşyalı, benim değil iki kocalı bir hatunun, yani problem değil, biri kovalarsa bir diğeri var anla!

Bana - Bak, sen bu esrar satıcılığı yüzüne gözüne bulaştırırsın, ben bile bu işi bıraktım ana gel gör ki birileri bu işi bir şekilde ileriye taşımalı. Satan dahi keş olma moduna düşüyor, yeter bu kadar kendime ettiğim eziyet, ama kadınları iyi tongaya düşürür bu masum çocuksu yüzün.

Ya oğlum, biraz bu işi yapar sonra da istediğin gibi bir işte çalışabilirsin, seni kim sıkıştırıyor söyle bana, ama akşamları başını yastığa koyduğunda arada afakanlar fena basıyor! Çatma oğlum kaşlarını amma tırsaksın yahu dediğinde!

Bir haftamın Emre ile su gibi geçtiğine baktığımda elbet oteldeki resepsiyon memurluğum, bana cazip gelmeyecekti. Birde Emrenin hareketleri ve tavırları bana karşı daha bir ılımlıydı, acaba beni bu camiaya sokacağından ziyade miydi? Yoksa eski komşuluk ilişkimizden dolayı mıydı?

Ertesi gün önce bir aerobik spor merkezine gidip kaydımı yaptırdık, her gün düzenli geldiğinizde istediğiniz vücuda sahip olabileceğimi yetkili söylediğinde tokalaşıp, oradan ayrılmıştık. Emre bana - Şimdi de doğru alış veriş mağazalarına Ergün bey dediğinde iyice neşelenmiştim. Bana iki çift ayakkabı, iki takım elbise, tişörtler, blucinler, iç çamaşırları, çoraplar, parfümler akla hayale getirmediğim kasketler, değişik renklerde 3 deri kemer, iki düzine elbise askısı, pahalı bir saat ve en klasından üzerinde parlak taşlarla bezeli ' playboy' yazılı çakmak da almıştı.

- Eve aldıklarımızı bıraktıktan sonra, oldukça terledik birer duş alıp restorana gidelim mi ne dersin? Dediğinde Emre'ye - Tabi zaten şuan pek aç değiliz, mağazada ikram ettikleri kek ve kahve halen midemizde ki yerini tam manasıyla almadı dediğimde, vay Ergüncüğüm bakıyorum kabak çiçeği gibi açıldın deyip, tebessüm ederek-ten benimle şakalaşmıştı.

Onun da dediği gibi, otelden eşyalarımı almayıp direk Emre'nin evine gitmiştik, ev oldukça büyük ve ferahtı. Sakin ve lüks bir muhitti, nasıl oluyor da burada! Demeden leb demeden leblebiyi anlayan Emre, hemen hemen dokuz yıldır yapıyorum, hatırlıyor musun?

Hani sana ders verdiğim yılları, o dönemde lise bire giderken yani. Hatta ilk şöyle başlamıştım zamanlar, şimdiki gibi para neredeydi! Karşıdan karşıya geçerken, son hızla geçen kırmızı lüks bir araba üzerime olanca çamurlu suyu resmen üzerime boca ettiğinde, arkasından kalayı basmıştım ki, birde ne göreyim, araba geri vitesle vınlayıp burnumun dibine geldiğinde camı açan 35 yaşlarında bakımlı bir hatun bana - Ah yavrum özür dilerim, zararımı hemen karşılamak isterim dediğinde, kızgınlıkla ben böyle okula hiç gidemem zaten demiştim.

Kadın da bana  - Tamam işte, istediğin de bu değil mi? Seni bir erkek mağaza reyonuna götürüp giydireyim, atla bakalım arabaya dediğinde, arabanın koltuğu çamurlanır düşüncesiyle tereddütte kalmamam gerektiğini, benzin marketinde leke çıkarıcısının olduğunu söylediğinde gönül rahatlığında aliş veriş için gidip bir fazlasıyla almıştık.

Okul mokul hak getire, okula gidiyorum diye, Feride hanımın yanında aldığımdan liseyi de mamurladım, okuyamamanın ezikliğini şuan nasıl hissettiğimi anlatamam Ergün, iyi de sen niye bıraktın? Böyle küçük problemlerle okul mu bırakılır dediğinde, - Peki sen Emre abi, sen niye annen yaşındaki kadına devamlı gitmekle, neden o canım okulunu terk ettin, değer miydi dediğimde! Hadi, hadi çok bilmişlik taslama deyip, kalk bakalım sana kalacağın ferah banyolu odayı göstereyim!

Nasılsa beraber oturacağız, başka zaman muhabbete devam deyip, benim kalacağım odayı gösterdi, almış olduğumuz tüm giysileri elbise dolabına askılarıyla birlikte astım, Emre - Odana ihtiyacın ne var ise alalım, artık burası seninde evin sayılır sıkılman yersiz, ne zaman hazırsan ben Tv seyredeceğim gel ve çıkalım dediğinde, başımı sallayarak - Tamam demiştim.

( Bir Playboyun Günlüğünden 8. Bölüm başlıklı yazı GülsenTunçka tarafından 21.08.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.