Haklı olmanın verdiği o
istemsiz sancı bir kez daha yankılandı şafak sökerken.
Henüz ağarmaktaydı gün
acılar taze iken.
Derken bir kez daha
yanıldım ve yanılttım. Ne vardı boğulacak, ne vardı boğacak…
Tekerrür etti ne varsa
gömülü, sil baştan o ahenksiz döngü tam da kaldığı yerden…
Hiçliğin bilincindeyken
çoğalmak belki de ve çokluğun haşmetiyle eksilmek teker teker.
Korkmak ölesiye o
akislerden, kaçmak kendinden hem de ömür boyu.
Bakamamak gökyüzüne
ışık kamaştırırken. Sıyrılmak adına sıvazlamak sırtını. Yakmamak adına yanmak
en kötüsü.
Zehirlenmek için için
ve olmazın olurunda üretmek o öldürücü toksini adı belirsiz.
Olurun yokluğunda can
çekişirken yokluğun himayesinde sürünmek yerden yere.
Var saymak yokluğun
izdüşümüyle hatta kavşaklarda sıkışıp kalmak taarruzunda iken onca kıskacın.
Zaferle coşmak yerine sinmek kifayetsizliğin başıbozuk döngüsünde.
Fethetmek onca istilaya
rağmen. Despot bir yobazlığın koynundan çıkıp yelken açmak nihayetsiz yarınlara
üstelik yol yordam bilmeden.
Dogmalar seçili,
doneler işaretli ve tabelalar göstermekte varacağın yolu, sapacağın o
istikameti. Ya yoldan çıkarsa tüm o düşüngeçler. Ya teker teker istila edilirse
o boş ve terk edilmiş topraklar. Al sana bir yenilgi daha. Bir tane daha derken
kolaysa inkâr et.
Ne tek bir yalan ne de tek bir hıyanet ne de
iksir var olmanın kıvamını sürdürmek adına. Olup olacağı sabahsız yarınların
geceye kavuşması hiç ayrılmamışçasına. Nihayete eren o varlıksız suretler yeni
başlangıçlara kavuşmanın umuduyla tüm o müphem gidişatlara sebebiyet
verircesine.
Aslında başı olmayan
bir hikâye sonlanma ihtimali olmayan.
Ahenksiz iki noktanın
düeti belki de kulak tırmalayan ama kendi içindeki o eşsiz uyum.
Siyahın beyaza olan
çalımı, beyazın hep beyaz kalma mecburiyeti süre gelirken siyahın istemsiz
düsturu. Onca menkıbe keşfedilmeyi bekleyen umarsızca.
Nice keşif nöbet
tutarken köşe başında gülmek doyasıya yaşlar eşlik ederken.
Doyasıya sevmek
sevginin yokluğunda buz kesmiş bir kalbi. Mantığın süzgecinden geçmesi
gerekirken coşmak ve karışmak hayata. Oysa mümkün mü on ikiden vurmak mutluluğu
ve kolayken zora nasiplenmek.
Vazgeçmek her şeye
rağmen kimselerin zoruyla kimsesizleşmek en kötüsü.
Tüm o ayrışımların
çağrışımı ile uzaklaşmak benliğinden yakın addetmişken.
Ölmemek adına öldürmek
tüm güdülere rest çekip. Sayısız kere ölmek belki de en kötüsü yaşama güdüsü
süre gelirken.