Çoklu haneler ardı
ardına sonsuza tekabül ederken koca bir sıfır yer bulmaya çalışıyor aralarında.
Hayır, yutan eleman olmak değil derdi… Tam tersine hanelerin sağına geçip
çoğalmak ve çoğaltmak. Biri on yapmak ya da yüzü bin…
Sıfır yutamazken
haricindeki rakamları mutlak değere sahip tüm o sayılar yutma telaşı içinde
aslında kendilerini yok ettiklerinin farkındalığından uzak.
İstediği yorumu
getiriyor sonsuz haneli tüm rakamlar. Çarpıyorlar sonsuz kere, yoksunluk ve
nefretle. Duyarlı kimlikleri var iken yok etme telaşındalar sanki şu dünyada
tek kapsama alanına kendileri sahipmişçesine.
İşte yine bölündü
sevgiler hem de bin bir parçaya.
Çarptılar eksileri ve
artıları ve derken sayısız parçaya bölündü kalpler: İnsanlığın sahip olmasını
gerektiren tüm mefhumlardan binlerce mil uzakta.
Ne çok şey
bahşedilmişti oysa ve sınırsız imkân tahsis edilmişti insanlığın ilk var
oluşundan bu yana. Korumak, bağlanmak ve nasiplenmekti sevgiden sunulan onca
done arasında. Ve ne yaptık? Debelenmenin çamurun içinde ve ümitleri yıkmanın
haricinde. Ya da çalmak hayatları.
Ne zor değil mi
muhafaza etmek özünü ve ne zor değil mi hayallere eşlik etmek ve sonuna kadar
sevmek.
Çok kirliyiz her
birimiz üstelik. Kir pasın haricinde şimdi de kan bulaştı hem de o masum
varlıkların göçüp giderken bize bulaştırdıkları kan nefretimize eşlik etsin
diye.
Kimin elçisiyiz bunca
duyarsızlık can yakarken. Kimin avukatıyız? Çok mutlu cehennemin bekçisi. O
kadar çok yandaşı var ki. Derken tüm emellerine nail oldu.
Cennet masum çocukların
ruhları ile dolu iken vakitsiz ve sırasız ölümlerle cehennem de doldu ağzına
kadar suça iştirak edenler tarafından.
Çoktan tükettik sıfırı.
Ve kendimizi de yitirdik sonunda. Ancak süslü püslü cümlelerle ve bitmek
tükenmez isteklerle bir yandan yıpranıyoruz ve derken yıpratıyoruz da.
Cezalandırdığımızı
sanırken ne yazık ki farkında bile değiliz en büyük cezayı kendimize
verdiğimizin.
Basit gibi gözüken o
içerikler nasıl da kaynamakta için için. Bazen çok sıcak bazen ise çok soğuk ulaşamamanın
verdiği düş kırıklığı ile.
Önem arz eden nedir ya
da kimin umurunda kayıp gidenler… Cevabını merak dahi etmiyorum. Cevap bulmak
hiçbir çözüm sunmayacak ki. Yine bilen bildiğini okumaya devam edecek.
Eksi sonsuzdan artı
sonsuza uzanan bu yolda hiçliğe doymuş bir sayı iken o şaşalı sıfır şimdi hüzün
içinde görevini layıkıyla ifa edemediği için.
Sayısız virgül ve
sayısız ondalıklı sayı. Noktayı koyma vakti geldi gelecek. Şimdilik üç nokta
koymuşken satır sonuna biraz uzak biraz yakın. Zamana bırakmak belki de en
kabul gören ve sığınmak O’nun gölgesine uzun bir es vermeden önce…