----------------
Ben sana adımın her harfiyle vurgunum
Diş izimi bıraktığım ilk bebe emziriğimle…
--
Yorgun her sabah ve her sabah sensiz yorgun bu kent
Geçkin baharlara yelpaze tutuyor amansız rüzgar
Gelip geçen hevesler üzerine öylece verilmiş yemin
Eskimiş her kapıda yumruğumun izi
Yüzümde Filistin…
Teslimiyet/siz bir bedevi susuzluğu
Tamburun her teline vurulan ritim beytine
Mecalsiz şarkılarım sürgün…
her duam çevrimsiz nedense
ruhumdaki her iklim yorgun.
Taş atmak sadece Gazzede güzel
Barut kokmuyor mesela ellerim
Toprak ve kutsi başkaldırı kokuyor
Bu gün ruhumu yoldular Ramallah’da
İsimiz bir merminin derin kalleşliği acıttı içimi
Kimsesiz şehitler şerbet içti avuçlarımdan
Cennete taksim geçti yüreğimi yakan bir ilahi.
Yorgun her sabah ve bitmek üzere yorgunluktan bu kent
Eskimiş pervazlarından hasret akıyor tüm pencerelerden
Saçlarımın her telinde yırtık ölüm vakitleri..
Şimdi Gazze’de
Sesiz çığlıklarımın hoyrat fermanı
Yeniden doğmak sende yeniden..
Ellerim taş kokuyor ölüm kusan son model silahlara karşı
Gözlerimin kıyamında kaçıncı secde geçişi
Yanık bir yalnızlığın mistik hali
Sesimi tokatlayan bir asi başkaldırı
Heyyyy belaaaa nerdesinnn sessssss verrrrrrrrrrrrrrrrrr….
Buradayım sonuna kadar
Buradayım ölene kadar
Buradayım kanımın son damlasına kadar…
Ya dürüstçe savaş benimle
Ya da sana yakıştığı gibi
Kaleşçe vur…
Alnımın kader çizgisinde
Gölgenin nişan izi..
Al bakışlarının en makbul yerinden vur ölüm
Saçlarım kan türküleri kokuyor bilesin
Ve bilesin her yokluğum varlığa adanmışlığımdır
Her var oluşum yokluğa başkaldırı olduğu gibi..
--n u r e t t i n Ö N D E R