Gözümün feri sönmeden, hazanda bir yaprak olmadan gel kollarıma
Dilim başka bir ismi söylemez, sevdalı bir yaprakça düş avuçlarıma
Harman mevsimlerindeyim yar, ben seni ektim yüreğimin ovalarına
Kendi yalnızlığımın an’ları ol, telveli gözlerinle dol aşk fincanlarıma



Bir alışkanlığın sürgün kemerlerinde yürüyorum, ufkumun sarı sularında yelkenleri yırtık gemiler. Kendi nefesimin sirenleri peşimde ve ben yaşanmamış coşkuları gizledim hevesleri kursağında kalmış bir ömrün derinlerine. Maviler biriktirdim bölüşülmemiş, yeşil bahçelerde küskün şarkılar doladım dudaklarıma ve sana yürüdüm avuçlarımdaki şiirlerle, öyle kuşkuyla bakma ne olur gözlerime.

Ardımda bıraktığım hüzünlü saatlerin yorgun dişlilerinden kopardım bütün düşleri oysa. Gözlerinde yitik bir serüvendi yaşamak istediğim. Sarmaş dolaş uykulardan kalkınca, o ölümsüz gözlerini her sabah yeni günaydınlara açınca düştüm aklına ve yeniden soruların oldum, sevda saksındaki isimsiz çiçekler gibi ben her soruda sana büyüdüm, sana açtım rengârenk, öyle asılsız kurgularla sokulma yüreğime.

Çelikteki su gibi, demirdeki direnç gibi, havadaki pus gibi ve gönüldeki sus gibi muhtacım sana. Bir ömrün bitimsiz danslarında seninle öğrendim yaşamın ritmini, seninle yanardağ iklimlerinden ağıtsız aktım yemyeşil ovalara, seninle sevdim mevsimleri ve seninle bir bekleyişin damarlarını keşfettim. Her öğün sarıldığım lokmalarda seninle doydum hayata ve seninle acıktım aşka. Kirli ellerimin kavruklarına aldırma, çünkü ben seni buldum arayarak, öyle suskun dokunma ellerime.

Her gece içimi kangren acılara bölen özlemin saçaklarından damlar yüreğime bir bekleyişin yangın damlaları. Her gece binlerce parça kopar yüreğimin seven dallarından. Gölgelerin peşinden giden bir sevdalı olurum sensizliğe ve hüznüm olursun, dirençsiz kalırım, düşe kalka büyüyen bir çocuk gibi gözümdeki nur olursun. Gün bölünür binlere, yeniden dalarım sana uzanan yollara ve pencereme dolan ışık olursun. Düşünce usuna, seslen varlığıma, özlemli bir sarmaşık gibi ağ gülüm ulaşılmaz göklerime.

Her yudumda seni andığımı, her yutkunuşta derin ah’larla sarsıldığımı ve kendi avunuşlarımla yapayalnız kaldığımı anladığım anlarda bir fal gibi işle sevda fincanlarıma. Telveli gözlerinin penceresinden dalarak ömrüne ömür olayım, göğsündeki kadın iklimlere yaslanarak güzelliğini yudumlayayım. Avuçlarımdan sessizce kayıp giden bir yaşamın yanaklarındaki kutsal tuz olayım ve delifişek özlemlerin koynuna sokularak seninle olayım. Dilersem yiteyim kendi labirentimde, öyle suçlar gibi azarlama ne olur sözlerinle.

Ah gülüm, ben gecelerin kınında kendini arayan, bensiz üşüyen gönlünün derinlerinde kanayarak seni sarmaya çalışan, kanayan dudaklarını bir ömrün mahzenlerinde sararak ağlayan, avuçlarındaki rehin sevdalarla halaylarda aya adını haykıran, ölümsüz bir bekleyişin boz yellerinde detaylarla yaşayan ve sıra dışı sokuluşların yatağında seni hak eden bir dervişim. Hoyrat anıların bohçalarını attım denizlere. Gül kıyımlarla parsellenen yüreğime, gir dudaklarındaki şiirlerle ülkeme, isimsiz bir türkü gibi çağır beni düşlerine.

Bu yelkenleri çürük aşk denizlerinde varsın dağlara güneş doğmasın ve adı konulamamış şarkıların nakaratı olmasın. Silahta mermi olan gözlerinle, damakta tat bırakan sözlerinle bir şölen kur dudaklarının kıyısındaki ülkelerde. Şiirlere sığmayan güzelliğinin dağlarından süzülerek in ovalarıma ve bir şarkı gibi iliş yüreğimin derinliklerine. Ayaklarımdaki zincirleri parçala gözlerinle. Bir gün süremez olursam izini, tutamazsam eğer sözümü, umutlar ektiğim ovalardaki hasatları kaldır eşsiz sevginle.

Ben sana çıkan yolların uğraklarına saparak her sabah, sana ışıldayan güneşlerin penceresinden gelişlerini bekleyerek ve sana açan çiçeklerin özündeki sevgileri derleyerek fantastik öyküler yazdım buncadır. Sen yüreğim, sen ereğim, sen ezbere söylediğim türkümsün benim. Omzumdaki utkuların direnç mevsimleri bitmeden, gönlümdeki renklerin izdüşümleri ferini kaybetmeden, ruhumdaki denizlerin suları kirlenmeden koş gel umutlarla açık bıraktığım kollarıma. Dudağındaki çiylerle, göğsündeki salkım salkım meyvelerle ve gönlündeki yaşanası güzelliklerle daya sevdanı aşkımın pınarlarına. Kendi harımın narında sarmala beni ve yurdumun ormanları gibi donat aşk şehirlerimi.

 

Selahattin Yetgin

( Bir Şarkı Gibi İliş Yüreğimin Derinliklerine Tez Gel Yarim Şehirlerime başlıklı yazı S. Yetgin tarafından 26.07.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.