Körelmiş karanlığımın yüzeye vuran yalnızlığında tutunuyorum düşmemek adına. Tek derdim, yadsımamak gerçekleri ki görmezden geldiğim ucu yanık mektuplar gibi tarafımca yazılmış ve tarafımca okunmayan. Neler neler yok içinde. Üç beş kırıntı güdünün telaşlı çırpınışlarından elde kalan. Yaşamak güdüsü en kuvvetlisi ve sığınmak can çekişen ruhumun ipotekli basamaklarında.

 

Kala kala sen kaldın bir de maviye çalan sözlerin, canhıraş adımı haykıran. Gerçek midir bu söylemlerin yoksa kulağıma çalınan afili yalnızlığımın bir yansıması mı görmekten aciz olduğum…

 

Fark etmez ki. Ne de olsa görmek istediğimi görüyorum ve seçiyorum en matemli sözcükleri ağlamak adına.

 

Seçme şansı ilk defa verildi bana hayat tarafından ve hayatımın en aciz dönemindeyim hatta görünenin çok ötesinde ve bilinenin çok ertesinde.

 

O kadar çok şey çalındı ki ve koruyamadım ne şahsımı ne de sahip olduklarımı. Gerçi şimdi de değişen bir şey yok çünkü bu sefer seni çalmak üzereler hatta çoktan çalınmışsın. Gözüme çarpan ve kulağıma çalınan tek gerçek de bu. Mümkün-atı olmayan bir yolculuktayım ve gemideki tek kaçak yolcuyum. Can yeleğim bile yok ve ne yazık ki yüzmeyi de öğrenemedim gitti şu sefil hayatta.

 

Müsterih ol sen yine de lakin her şeyin farkındayım ve farkındalığım sayesinde cebelleşiyorum kendimle. Bir tek kendimle olsa iyi üstelik. Umurunda olmadığım nice insan...

 

Olgunlaşmamış bir düş nihayete erdi. Yine de gözüm açık gördüğümü sanmaktayım halen. Bu kadar saf ve iyi niyetli olmanın vebali ne de olsa. Akıntıya kürek çekmekteyim sen keyif çatarken.

 

Sahip olamadığım bir şeyi nasıl kaybettim o da ayrı mesele.

 

Yoksa sahip miydim sana ya da aynı şarkıyı hiç mi söylemedik. Aslında cevabı o kadar bariz ki. Milyarlarca ışık yılı uzaktaki sefil bir yalnızlık neye sahip olabilir ki perişan ve muktedir olmayan gerçeklerin haricinde. Çoktan alışmış olmam gerekirdi ne de olsa insan toprağına bile alışıyor. Çoktan gözyaşlarımın kuruması lazımda ama böylesi ivme kazanmış yetisiz ve yetkisiz bir gidişat vardı işte nihayete.

 

Tarafsızlığımın mutedil duygularından ziyade taraftarlığın şiddetli zaaflarından zevk aldım ne de olsa: Bilememek gibi, yetememek gibi ve benzememek adına. Her ne kadar benzediğimi düşünenler olsa da ki üstüne basa basa yüzüme çarpan bir tokat acımasızlığındaki bu söylem nasıl da yaktı canımı, ne hükmedilirim ne de hegemonyasında yaşarım haricimdekilerin.

 

Önce çocukluğum çalındı ardından düşlerim ve şimdi de kimliğim çalınmak üzere. Belki de tüm telaşım kaptırmamak adına kendimi. Ki çoktan kapıldım o sert rüzgâra her ne kadar önceleri hoş bir esinti mahiyetinde olsa da.

 

Bir tek hatıralarım kaldı elimde bana ihanet etmeyen ne de olsa çocukluğumdan yadigâr. Gerçi pek hoş kalıntıları değil gömdüğüm en derinlere ne varsa. Mazinin hiçbir getirisi yok zamanımı çalmasının haricinde. Zamanım bol ne de olsa. Avunmak ve ağlamak adına dibindeyim bir şelalenin ve yarış halindeyim. Ne çok yarışım oldu ömür boyu hep de kimliklerimi kaptırmamak adına. Kimi çocuk belledi beni kimi dost kimi düşman. Sevgisizliğin can yakan ateşi ise hep yaktı. Bir denklem bana kalan iki tarafı eş değer taşımayan. Verdiklerim hep fazla oldu aldıklarımdan ve hep borçlandım hayata. Ne tuhaf… Oysa alacaklı olmalıydım ve derken üstüne üstün bir de borçlandım. Sonunda ipotek de gelince tüm duygularıma ruhum da çıkmazlarda şimdi. Belli, ömür boyu yalnızlığa mahkûmum onca kalabalığın içersinde.

 

Kimler kimler yoktu ki yakınımda öncesinde: Dost bellediklerim, düşman bellediğim dost geçinenler, dilinden sevgiyi, merhameti düşürmeyen yakınım bildiklerim. Evimin ve gönlümün kapısını ardına kadar açtığım kim varsa.

 

Ne sorarım ne de ahkâm keserim yadsıdığım onca sanrının gölgesinde. Öylesine berrak ki gönlüm ve telaşında ki yaşanmamış ve geç kalınmışlığın. Bu yüzden az suçlamasam da kendimi neye yarar bu saatten sonra. Neye yarar bir kez daha yenik düşsem ve neye yarar bir kez daha yanılsam. Suçluyum hem de dibine kadar. Ve bir o kadar da müsterih zira ben görevimi layıkıyla ifa ettim her ne kadar bilincinde olmasalar da ve olmasan da…

 

 

( Müsterih Ol Sen Yine De başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 19.07.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.