Onlar bizim köylülerimizdir
Hergün yaylanın toprağını öperler
Hergün güneşin koltuk altında
Esmerlenir tenleri kavrularak
Sağlıksız yaşlanırlar...
Korkuluk gibi dururlar ölümün önünde
Ölümü korkutamadıklarını bilerek
Sanki kaderlerinin altında ıslanırlar
Yıldızlar kadar insanlar...
Onlar bizim köylülerimizdir
Onlar sıcağın delindiği yerde birikirler
Sanki monologdur hayalleri
Nesneleri terden sırılsıklam
Karanlığa kadar çalışırlar
Oysa karanlık bir kanaviçedir
Aydınlanmak için karanlığı yakarlar
Bir kayanın tepesinde...
Onlar bizim köylülerimizdir
Sanki bir labirentin içinde, çaresiz
Hergün güneşi çapalayarak, bölüşürler
Yorgunlukları şiir gibidir
Mermiden misket olmuştur gözleri
Terleri gevşeyerek damlacık olur
Sanırsın kokusu lavantadan...
Onlar bizim köylülerimizdir
Onlarki her yaştan
Ama birisi varki,
Çevresinden utanır sanki
Saydamlaşmıştır ıssızlığı,
Kaşlarının arası tüfek gibi çatılmıştır
Fistanının düğme deliği öylesi açık
Tüm gün tarlanın en başında
Tanrı'yla gizlice konuşuyor, sevinmeden
Altmış yaşında ihtiyar bir kız
Çapasını sallıyor hergün
Gelinlik yüzü görmeden
Gizlenmeler serpiyor yüreğine
Erkek eli değmeden...
Vedat DÜNDAR