Yağmur vardı havada sağanak sağanaktı, evi olan evine giderdi de evi olmayan nereye giderdi bu yağmurda. Allah dışarıda kalanların yâr ve yardımcısı olsun diyordu herkes. Şiddetli bir yağmurun ıpıslak ettiği bir adam vardı sokakta. Şehrin tüm kalabalığı içerideydi, kupkuruydu ve sımsıcaktı. Çay içiyorlardı belki de yağmur sesi eşliğinde. Islananlara bakıyorlardı belki de camdan! Ne romantik bir tabloydu bu  Rabbim!

            Bir tek O, yağmurun altında iliğine değin ıslanmış bir vaziyette duruyordu. Kılını bile kıpırdatmıyordu. Gözünden akan yaşlar ağladığını bile belli etmiyordu. Gözleri sabit bir noktaya kilitlenmişti belli ki kalbiyle aynı istikamete bakıyordu. Bir adam, gece vakti, yağmur altında bir evin önünde bekliyordu.

            Yağmur yağıyordu ince ince. Kimse kalmamıştı sokakta yağmur her yeri sarınca!  Gece her zamankinden daha karanlıktı. Adamın ruhu bu geceden de karanlıktı. Umutsuz boş ve ıslak gözlerle bakıyordu sadece. Tiril tiril titriyordu da yine kalıyordu öylece. Bir tül perde oynuyordu hafifçe.

            Yâri olan yâr da kurulanırdı da yâri olmayan ne yapsındı? Hangi kapıyı çalsındı? Kimse sarılsındı? Ah be aşk, sende olan gizem hiçbir şeyde yoktu. İçi ıslak olan dışı ıslak olandan daha fazla üşürdü. Bunu kim bilebilirdi ki? İçi yalnız olan dışı yalnız olandan daha fazla kanardı? Bunu kim anlayabilirdi ki?

            Islanmadık yer kalmamıştı, o denli yağıyordu. Şehir yağmur kokuyordu, şiirler ıslak ıslaktı. Şırıl şırıl yağmur sesi geliyordu ve cana vurduğunda şıp şıp... Gök gürlüyordu,şimşek çakıyordu ve bir adam karanlığın ve yağmurun tam ortasında ıpıslak duruyordu öylece.  Sonra gök, bu kızgınlığının ardından adeta yüreğindekileri boşaltıyordu rahmet rahmet adamın üzerine. Adam aşkın deryasında yüzüyordu.

 

            Kimse yoktu sokakta. Tek başınaydı adam. Deryaları hatırladı, dalgaları, alaboraları... Hiç batmamıştı  bugüne kadar ama aşk deryası farklıydı, aşk dalgası, aşk alaborası... Kaptan'dı okyanusları geçmişti ama şimdi sevgilinin damlalarında batıyordu, boğuluyordu. Ve durduğu yerin tam karşısında cumbalı evin tül perdelerinin ardında heyecan, merak ve aşktan sırılsıklam olmuş bir çift yeşil göz vardı onu izleyen. Ellerini uzatsa alacaktı Kaptan'ı yağmurdan. Perdeyi çekse şemsiye olacaktı ona. Yapamadı. Hani gel dese Kaptan gidecekti, gülse koşacaktı. O gel demedi Kaptan gitmedi o gülmedi Kaptan koşmadı.

            Kaptan farkındaydı üzerine bir ağırlık gibi çöken bakışların. İçindeki fırtınalardan, bulutlardan, yağmurlardan haberi var mıydı onun acaba? Gözlerindeki yaşın kendi gözyaşı olduğunu görüyor muydu o? Bir ressam tablosuna bakıyordu, bir şair şiirine...Ve bir kadın eserine attığı imzaya bakıyordu, gözyaşlarına... Bu bir yağmur serenadıydı. Fonda gök gürültüsü, seyirde yağmur damlası ve sırılsıklam bir aşk vardı kalpte. Yüreği ıslaktı Kaptan'ın, gözleri... Teni sırılsıklam olmuşsa ne yazardı? Döksün son damlasına kadar gök içindekileri Kaptan'ın üzerine, Kaptan bana mısın demezdi?

            Tül perdenin arkasında duruyordu bir çift yeşil göz, kirpikleri canını okuyordu Kaptan'ın, bakışları canına işliyordu. Islatan yağmur değildi kirpiklerini biliyordu onun hasretiydi. Yağdı da yağdı, döktü de döktü yağmur. Gök hiç bu kadar sağılmamıştı. Kurudu da kurudu.

            Ahirde durdu. Kaptan, kaç saat sonra yağmurun son damlasını yedikten, şimşeğin son çakışını gördükten, göğün son gürültüsünü duyduktan çok sonra yürüdü karanlığın içine doğru. Kal demedi o yâr artık kalmanın bir manası yoktu bu şehirde. Gel demedi o yâr, artık gitme vaktiydi.

            Pencereden bir el uzandı onu tutmak üzere ama artık geç kalmıştı. Bir göz baktı ona yalvarırcasına kal diye. Bir söz çıktı zayıfça gitme diye! Çok geçti artık. Yapacak bir şey yoktu kalacak da! Kadın ağlıyordu gidenin ardından delice! Kadın çağlıyordu Kaptan'ın ardından gizlice! Ne Kaptan kadının ağladığının farkındaydı, ne de kadın Kaptan'ın gözyaşlarının farkındaydı?

            Ve dışı sırılsıklamdı kadının! Görseniz yağmur yağıyor sanırdınız, inlemesi gök gürültüsü, feryadı şimşek zannederdiniz. Ve içi sırılsıklamdı Kaptan'ın; sıksanız göl olurdu, dökseniz sel olurdu. Bir yalnız adamdı artık yelkenlerini açmıştı hüzne! Gidiyordu bilinmeze!

            Kadın kaldı yağmurlarıyla, Kaptan gitti gözyaşlarıyla!

( Yağmur başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 14.07.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.