Bazen bedenimiz tüm ruhumuz
lal olur kalır, yaşanan vahşetlerin karşısında. Bunu yapanın insan olması tüm
bedenimizi hislerimiz anımızı zamanımızı dondurur, insanlığımızdan utanırız,
kaçarak mağaralara izbe sokaklara kaçmayı isteriz ama kaçamayız.
Katliamlar da yüzü aya
benzeyen masum insanları öldüren biz hayvandan daha vahşi yaratıklar bunu
yaparken kılımız kıpırdamaz, hissiz bakışlarımla arzularımızın gerçekleşmesi
için hunharca bu katliamları işleriz.
Öldürdüğümüz insanın
yüzünde sevdanın tutkusu vardı, gözlerinde yaşamın parıltısı vardı, insanları
sevmenin neşesi vardı, dilinde sevda türküleri vardı, az dertli birini
gördüğünde yüreği acılar içinde titrer gözlerinde yaşlar akardı ve hemen
koşardı o derde derman olmak için.
Lakin vicdandan haberi
olmayan insan, ahlaksızlık kılığına
girmiş biz insan denilen bazı kişilerce ya savaşta ya katliam ile ve de en
kötüsü yok olasıca bizi yok oluşa götüren arzularımızı gerçekleştirme uğruna
öldürüyoruz.
Buna da seyirci kalmanın
çaresizliği biz duyarlı insanların yüreğini parçalasa da buna engel olmamak
seyirci kalmanın hesabını yüce Allah'a ve gül kokulu Resule veremeyeceğiz.
Geceleri sessiz kaldığımızda,
yatağımıza yattığımız da bu çığlıklar feryatlar kulağımızda yankılansa da, o
ceylan bakışlı masumların göz bebeklerindeki yaşamın parıltısı rüyalarımıza
girse de buna seyirci kalmanın vicdan azabını hep yaşayacağız.
İnsan ki sevdaya tutkun
gönüllerin inşasına koşmaya layık, iyiliği merhameti yeryüzüne yaymaya ve yüce
Allah'a ibadet etmek için yeryüzüne gönderilen, Kuran ve Gül kokulu Resul
peşinde koşmaya layık olan Meleklerin kıskandığı iyilikleri yaymaya yaşamaya
layık olan bizler neyin peşindeyiz?
Nefis ve şeytanın bize
neler yaptığının neden hala farkında değiliz?
Yollarımız neden ayrıldı
bunu ayıranları neden bu görmek için Yüce Allah tarafında verilen gözlerimiz
ile göremedik?
Ayrılığın iklimlerini
yeryüzüne ekenleri neden duyamadık, yüce Allah bu kulakları ne için bize verdi?
Gönüllerimiz aydınlatan
merhamet iman Kuran gül kokulu Resulün izlerini silenleri, neden bu hissedilmek
için gönlümüze yüce Allah tarafında yerleştiren kalplerimizle gözlerimizle
göremedik?
Ama olmadı yollar gönüller
hala kapatılmaya yıkılmaya çalışılır iken hala bizler neden seyirci kalıyoruz? Neden?
Niçin?
Bakın işte ömür işkence
dolu anların karanlığına doğru sessizce gidiyor... Yok, mu oldu hepsi birden? İman
dolu gönüller? Yüreğinde insan sevgisi taşıyanlar? Bu vahşete karşı bu
zalimlerden hesap soracak iyilik merhamet dolu yürekler hepsimi kayboldu?
Yoksa hala beklemenin
ıstırabı ile yaşamaya devam mı edeceğiz?
Mehmet Aluç