Saatler dörtnala yalnızlığa koşarken
Kelimeler ketum
Senden sır vermiyor bana
Dur diyemiyorum ağır aksak yıllara
sitem savuruyorum fütursuzca
Ellerim yine boşlukta.
Gecenin koynuna sokulan ruhum üşüyorken
İçimin duvarlarında
Sensizliği titriyorum tepeden tırnağa.
Yine kirpiklerimin arasına saklanıyor özlemin
Bıçak açmıyor ağzımı
Dudaklarıma yapışan isminle kuruyor boğazım
Hadi gel de yutkun ayrılığı!
Yutkuna bilirsen
Sevgi çarkına takılı yıllarım
Un ufak oluyor kısır döngü içinde
Dört mevsimin adı olmuş hazan
Koluma burnumu sildiğim
Çıplak ayaklı çocukluğumu özlüyorum
Zaman zaman.
Gözyaşlarım sicim gibi iniyor kucağıma
Anılarımın resmini çiziyorum her damlasında
Rüzgar gibi giden yıllarımı geri istiyorum
Hadi verin sorgusuzca
Canımın acımadığı masum sevgilerimi
İade edin
İade edin kırılmamış kalbimi bana.
Kelimeler ben gibi kırık
dökük
Haberdar değilim yarından
Kelepçeli akşamların yalnız
mahkûmuyum
Mavi bakan gözlerini batan
güneşin gölgesinde arıyorum
Yaprakları kurumuş ağaç
altında
Sigaramda sensizliği
üflüyorum
Duman duman.
Bir kahkaha savuruyorum
hıçkırıkla karışık
Suskun gece ve halim yaman
Ah! Masum çocukluğum
Ne kadar çabuk gittin benden
Aceleyle gelip geçtin
hayatımın köşesinden
Biraz yaklaşsan yanıma
Bir şeyler söylesem kulağına
Önce sen terk ettin desem
Sonra…
Sonrasını sorma
Sesimi duyup birkaç dakikalığına
geri gelsen
Otursak diz dize
Aynı çınara yaslanıp
Geceyi seyretsek yeniden
Ay dedenin arkasına saklansak
bulamasalar bizi
Yüklem siz cümleler
kursak
Dilimize dolasak
tekerlemeleri
Aynı yıllarda yaşasak
bırakmasak sevginin ellerini
”Gidişlerinde boğazıma
takılıyor ayrılık hadi yutkun yutkuna bilirsen”
Gamze YAĞMUR
24.06.2014
Şiirime buğulu sesi ile can
veren değerli Şairem Nurefşan’a çok teşekkür ederim.