Bende,
benden fazla sen var nasıl iş bu?
Bir
gün derin bir hüzne daldım, çıkamadım.
Doktora
gittim.
Yüksek
senim var öyle diyor doktor, bundanmış bütün çarpıntım bundanmış aşklığım!
Allah'tan
sen eksikliği yok, napardım o vakit bilemiyorum?
Çaresi
yok sensizliğin.
Sen
fazlalığı ilk defa duydum bu güzel hastalığı, yüklediğim kadar yüklemişim seni
bana.
Bundan
güzel dert mi olur sahiden.
Senin
gözlerinle bakıyorum dünyaya, senin sözlerinle konuşuyorum insanlarla, senin
kalbinle seviyorum herkesi, senin hüznünle gözyaşı döküyorum.
Bu
nasıl bir aşk ki beni yok etmişim seni koymuşum yerine.
Çok
şükür rabbime çok şükür.
İlk
nasıl fark ettim bunu biliyor musun?
Aynaya
baktığımda beni sevmeye başladım.
Tuhaf
oldum ilk!
Kaptan
bu! dedim kendi kendime..
Kafayı
yedim diye mıncıkladım etimi.
Yok
yok canım acımıyordu.
Sonra
papatyaları çok sevmeye başladığımı anladım.
Sonra
Beşiktaş'ı tuttuğumu...
Bu
işte bir yanlışlık vardı.
Olsun
güzel bir yanlışlıktı.
Ben
Trabzonsporu tutuyordum ya!
Gözlerim
yeşil miydi benim ya!
Yeşil
ama benli göz, git be!
Saçlarım
ipek miydi?
Elimi
atıyorum saçlarıma kısa ama görüntü uzun!
Hem
omzuma düşüyor yaz günü yakıyor demiştin.
Oruçlu
oruçlu sana benziyorum.
Sesim
buğulu muydu, yok artık demeye başladım ve yüzümü gözümü çevirdim aynadan başka
yöne.
Bunlar
küçük ama sana dair güzel ibarelerdi.
Suya
girince nefesim kesiliyordu ara ara, sende de öyle oluyordu bazen.
Baş
ağrım tutmaya başladı eski köye yeni adet misali...
Başım
ağrımazdı ki benim!
Migrenin
vardı biliyorum, yoksa!
Yok
yok bu ben değildim biliyorum.
Ama
pişman da değilim ki!
İstiyorum
ki usul usul senleşeyim.
İlk
ne zaman fark ettim bunu biliyor musun?
Benim
şehrimde benim caddemde omzuma değişimizi!
Hayal
meyal hatırlıyorum, pardon deyişimizi...
Değen
ben miydim sen miydin onu hatırlamıyorum.
Sonra
bir telefon vakamız vardı.
Tanıyamamıştım
beni olduğum yere çakan sesini.
İlk
evet ilk o gün başladı sen hastalığım!
Sende
O'na dair bulgular çok fazla dedi doktor.
Müdahale
şart!
Böyle
giderse sen diye bir şey kalamayacak.
Sen O
olacaksın, dedi.
Dünyada
ilkmiş bu hastalık.
Sen
sendromu adını koyduk.
Hiç
karışma bana doktor dedim ben böyle iyiyim ve de güzelim dedim.
Razıyım
derdime.
İlaç
falan da yazma, tedaviye cevap vermem hem. Boşuna zaman harcama.
"Herkesin
benleştiği ve egonun tavan yaptığı bir vakitte ben de senleşeyim be sevgili,
farkım olsun bu kadarcık da!" diye şiir kıvamında bir cümle sarf ettim.
Bende
sen fazlası varmış öyle dedi doktor.
Kalbim
senle çevrilmiş, kanımda sen varmış. Tansiyonum yerine sen çıkıyormuşsun bende.
Sen
krizine giriyormuşum vakitli vakitsiz.
Sen
güzel huylu bir urmuşsun beynimde.
Bu
kadar güzel bir hastalığa duçar olduğum için şükrediyorum Rabbime.
Binlerce
kez şükrediyorum.
Sana
iyileşmek istemiyorum.
Sana
hastayım yani!
Ne
yana çekersen çek, resmi boyutta da sana hastayım işte.
Raporum
var senden dolayı.
Reçeteye
bak:
Senden
uzak durmalıymışım da! Aklıma getirmemeliymişim de! Adını unutmalıymışım da bilmem daha onca
laf...
Bu
kadar gaf mı yapılır Doktor!
Halimden
memnunum diyorum sen kalkmış içindeki seni yok et diyorsun. Kalp operasyonu
öneriyorsun. Yok acımazmış da izi kalmazmış da... Bir pensle alırmış da seni
kalbimde, beynimde silermiş de bir fısfısla!
Geç bunları Doktor, vakit çok geç... Müdahaleye geç kaldın, bile isteye
beni ele geçirmesine izin veriyorum.
Bende,
benden fazla sen var.
Öyle
dedi doktor.
Tahlilde
çıkmışsın.
Filmde...
Rolüm
sensin işte!
Bana
düşen seni doya doya yaşamak.
Ne
kadar ömrümüz kaldı bilmiyorum ama iki ömrü bir yaptık sonunda.
Yaşarız
dibine kadar seninle.
Yaşarız
demi?