Öldüren
Hayatı solduran
Savaşçıların kanı ile yıkadım yüreğimi
Kaçık düşlerin sahilinde
Arzularımın esiri oldum
Bir gece gibi karanlık yüreğim
Ey düş hırsızları
Sizler gibi oldum
Kıskanç ve zevklerin esiri
Kupkuru öpüşlerin zindanında
Kefen giymiş bir kaçık gibiyim
Bağrınıza gömdüğünüz düşük çocukların
Yüreklerime binlerce ölü gömmüş
Mezar kazıyıcıları
Bende sizler gibi
Ruhunu yedi kat yerin altına gömdüm
Ah yenilgim
Yoldaşım olacaktın
Şarkını dinleyecektim
Çıplak kayaların yamacında
Seninle içimdeki ölü duyguları
Beraberce mezarlara gömecektik
Heybetli aşılması zor bir irade ile
Ama yenildim
Kanatların çırpınışı gibi çırpındım
İyiliğin gözüne bakmak istedim
İyiliğin gözünü okumak
Güzelliğin güzelliğini kavramak istedim
Çığlıklarımı susuşlarımı duyan olsun istedim
Çıplak ve karanlıkta kaldım
Alevli patikaların içinde yürüdüm
Mezar kazıyıcıları ile dost oldum
Yolda onlardan başkası yoktu
Acı karşısında titreyen ben
Şimdi acılardan zevk alıyorum
Yollarda ki insanların hepsi çarmıha mı asılmıştı
Sevgi hangi çağalara kaçtı
Herkes birbirinden habersiz
Her yer öfke bulutu ile kaplı
Herkesi ayartıcı dürtü ile dürtenler
Senin dününü
Benim yarınımı düşlerimi çalıyor
Yok, mu tepelerin ardında vadide
Ağacın serin gölgesinde oturmayan
Uzak tarlaların kuraklığını
İnsanlarım huzursuzluğunu gören bir insan yok mu
Fırtına koparıp
Kasırga estirenlere
Şimşek tokat’ı ile
Suratlarına vuracak olan
Bir insan yok mu
Elimden tutacak
Mezar kazıyıcılarının yanından beni alacak
Uyur ama uyanık yatan bilgisi ile
Bizlere ışık olacak bir yürek yok mu
Mehmet Aluç