Biz dağları şarkılarda sevdik, mısralar ile tırmandık doruklarına
Çiçekler çaldık mezarlıklardan, birbirimize asil sevdamızı sunduk
Kılı kırk yarıp azrailin ince köprülerinden geçip birbirimizi bulduk
Bir mevsim senfonisiydi içimizde çalan, pusularda haince vurulduk.

Gecelerin hasret yüklü kervanlarını bekler durursun bilirim. Bakışların bir vaha arar, gözlerin gibi yemyeşil. Takılır aklın sevginin garip duldasına. Vaha susuz, gözlerin yorgundur düşersin yeniden yollara. Yüreğinin kilometrelerinde tükenirken yıllar, ömrünün kısacık anlarına usulca göz atarsın ve söylersin en hüzünlü şarkıları.

Tenindeki kayıp ruhu arıyorum çağrıma uzak kaldığında. Doyumsuz öpüşlerle sarıp sarmalamak varken bedenini hırçın-î güzelliğinin akasya kokulu yeşil bahçelerinde sorgulara doluyorum, sevdaya tutarsız ve saf kalışlarını. Ansızın şiirlerim kesince yolunu, karanlık yollarda inançların sorgulara tutulur ve bir çığlık düşer yakamoz ışıltılı denizlerinin üzerine.

Bir kuzey yeli gibi eser, korkulara salarsın kentlerimi. Sisler yükselir yüreğinden, ararım seni metoor yıldızlarında. Bir yanım buzlara dönüşür, bir yanım lâv olur iner dağlarımdan, kırılır sevda kristallerim, sonsuz bir ışık yayılır gözlerinden. O muhteşem kıyılarında bir balıkçı atmıştır oltasını sığ sulara. Göz alıcı dalgakıranlarından medet umarak geçmişin yontularında o ebedi aşkı aramaktadır.

Oysa ben dimdik, korkusuz ve sıcacık bakıyorum bu aşkın fotoğraflarına. Söylenmemiş, bakire sözcükler arıyorum ömür lügâtımda sana. Bir kısrak toynaklarıyla çiğniyor şu yaralı, şu yorgun gövdemi, ağlayan bir resim tutuşturuyorsun ellerime, köreliyor sevdam. Ben kendimi gecelerin öksüz soluğuna bıraktım nazlı yaban gülü. Kendiliğinden oluşan sevda kristallerimin gözeneklerinden bir sarılıştı kimi zaman umduğum. Basit düşünebilmeyi seçer bazen insan ve o zaman kesitinde yüreğinin sesini dinler.

Biz dağları şarkılarda sevdik, mısralar ile tırmandık doruklarına. Çiçekler çaldık mezarlıklardan, birbirimize asil sevdamızı sunduk. Kılı kırk yarıp azrailin ince köprülerinden geçip birbirimizi bulduk. Bir mevsim senfonisiydi içimizde çalan, pusularda haince vurulduk. Aç artık kapılarını, ya da bu aşka bir son ver. Ardımdan kovalarken mevsimler gençlik ağularını şiirlerime ver. Ben senin için denizler ülkesini seçtim ve bu sevdanın dalgalarından bir koy seçtim. Göğe yükselen duaların, dilimde uzak nehirlerin türküsüne karıştı. Yeşil köpükler akarken yüreğimden, avuçlarımdaki göllere dik gözlerini ve uzat yıllardır bana kilitli ellerini

Nicedir çiçekler ektik kıraç mezralara bu aşk için. Şarkılar dillerimizi burarken mor gülleri bahçemize gizledik. Uçuşan küllerimizden kelimeler seçtik ve güllerle onardık yıkık kalplerimizi. Gözlerin yiğit değildi, bakmaya korkuyordun sevdalı gözlerime. İçinin asi çağlayanlarını sınırlarımdan uzak tutuyordun, inatla. Suskun başlayan bir sevdaydı yaşadığımız, kenar muhallebicilerde, mazinin raflarından kalkmayı bekleyen tozlar gibi kaldık, uçuşamadık.

Sıfır noktasında hayatın, yaşadıkça biz hep sevmek düşecek bahtımıza. Gönlümüzün mumları daha ne rüzgârlara direnecek kim bilir. Bizim dağlarımızdaki güllerin isimleri değişse de özü yine aynı kalacaktır. Senin için ağlamaya kalksam, bil ki beceremem. İçimin tufanlarını denizlerin yutar ve bu yerkürede her zaman öksüz kalırım.

Gülüşlere bele artık şu yüzümü. Kaçışlarının kırılgan notalarından kavuşma besteleri türet. Arada bir esen rüzgârını baharlara uğrat ve bu sevdanın adını yeniden yarat. Dağıtsam diyorum ılgıt ılgıt içerime işleyen saçlarını ansızın. Gözlerine doya doya bakarak, ellerini yaralı yüreğime bastırsam. Yılların kahır kervanlarını sürsek birer birer yeşil vahamıza. Ve oracıkta yıldızlar altında, hiç bitmeyecek bir aşk ayinine dursak.

Selahattin Yetgin

( Ebedi Bir Aşktır Seni Sevmek başlıklı yazı S. Yetgin tarafından 4.06.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.