Okulun
önündeydim. Çocuklar top oynuyordu. Ve ben onları seyrediyordum. Şen
şakraktılar. Dünya yıkılsaydı umurlarında olmazdı. O kadar dalmışlardı hayatın
içine.
Fakirlikmiş, zenginlikmiş, mal
mülkmüş, aşk meşkmiş hiçbir şey umurlarında değildi. Şıklıkmış temizlikmiş es
geç... Beyazmış siyahmış, uzunmuş kısaymış, güzelmiş çirkinmiş, Türkmüş Kürtmüş,
Aleviymiş Sünniymiş alakaları yoktu. Sadece yaşadıkları anı doyasıya yaşamak
istiyorlardı.
Hayatı top yapmış oynuyorlardı.
Bizim gibi dert yapıp her gün
ölmüyorlardı.
Onları kıskanmamak elde değildi ve
keşke hiç büyümeseydik diyeceği geliyordu insanın. Bu ülke için bizlerde renge,
dile, dine, milliyete bakmadan çalışamaz mıydık? Birbirimizi hırpalamadan,
birbirimizin canını yakmadan, üzmeden, ötekileştirmeden... İtmeden...
Üst başları toz içinde kalıyordu ki
kalsındı. Güneş umurlarında değildi onların. Ter içindeydiler, nefes
nefeseydiler. Beton zemin çim saha gibiydi onlara. Gömlekler beyazdı ama terden
boyun ve kol kısımları kir pas içinde kalmıştı.Anı yaşıyorlardı. Gülüyor
oynuyorlardı.
Düşüyorlardı dizleri kanıyordu,
çiziliyordu. Hiçbir şey olmamış gibi kalkıp koşuyorlardı yine. Hayatın ta
kendisiydi bu. İliğine dek yaşıyorlardı hayatı.
Oysa bizim her şeyimiz kanıyordu.vatanseverliğimiz,
insanlığımız, değerlerimiz, saygımız, şefkatimiz, vicdanımız... Kanamayan
yerimiz yoktu. Pansuman yetmiyordu. Tamponumuz yoktu. Yetmiş sekiz milyonduk
ama tektik.Her gün bir yerimiz kanıyordu. Terör oluyordu, trafik kazası
oluyordu, tecavüz oluyordu, cinayet oluyordu. Canımız gidiyordu.Yaşayamıyorduk
hayatı.
Bizler büyüktük ama onlar gibi yan
yana gelip gülemiyorduk. Kardeşçe yaşayamıyorduk. Araya makam giriyordu, para
giriyordu, mezhep giriyordu, renk giriyordu. Bir tek dostluk girmiyordu,
sadakat girmiyordu, şefkat ve vicdan...
Plastik topun peşinde hepsi aynı
anda koşuyorlardı. Mutluydular kahkaha içineydiler.
Biri geldi yanıma ve su istedi
benden:
-
Dudağım çöl oldu su verir misin? dedi.
Açılmamış pet şişe vardı yanımda
uzattım ona. Kana kana içti, çöl olan dudağından boğazına sızdı su. Üstü ıslandı
ama umurunda değildi.Koştu gerisin geri oyuna. Katıldı çocukluğun havasına.
-Gönlümüz
çöl olmuş be çocuk dudağın çöl olmuş ne
ki! dedim arkasından. 'Vicdanımız,
şefkatimiz ve yüreğimiz çöl çöl olmuş, kurumuş, kırılmış, incinmiş.'
Hayat denen bu oyunda ne hileler
var be çocuklar! Büyümeyin lütfen! Kirlenmesin hisleriniz, düşmesin gözleriniz
önünüze. Hem çocuklar katlediliyor ülkemde son günlerde.
Uzaklaştım sonra. Dönüp bakıyordum
ara ara top oynayan çocuklara. Yitirmeyin sevincinizi, kaybetmeyin safiyetinizi.
Bu ülkenin size ihtiyacı var çocuklar, diyordum gizlice.
Gözlerim nemliydi, ağlıyordum
ülkeme. Haksızlığa, riyakarlığa, sahipsizliğe, yetimliğe, öksüzlüğe... Kızıyordum
öküzlüğe...