.
Öfkeli bir sesleniştir susmak
Yenildikçe dilsizleşir kelime nakkaşları
Sağır sesler peydahlar kulaklar
Suyun ıslak gövdesine sarılır her damla
Ve hüzün yuva yapar çehrelere
Boşaltılmış köy tenhalığında geçerken günler
Kuruyan kalpleri ıslatır bir yağmur
Kirli iplere tutunur kuyudaki sesler
Vakti daralır sancılı tohumların
Ve suni teneffüsle kendine gelir insan
Ölüm yutarken hayatın son nefesini
Ahengini bozar rutinleşmiş soluklar
Zamanın yanağından süzülür birkaç ah !
Biriken niçinler uğuldar zihinlerde
Ve toprak saklar yüzünü
İthal kafalar yürürken yerli bedenlerle
Çöller ayak izini saklar yolcunun
Paytak cümleler devşirilir gün batımında
Batıdan doğar güneş
Ve ayaklara dolanır yollar
Sözlüklerden çıkarılırken mayınlı kelimeler
İmlası silinmiş kitaplara sarılır insan
Baltaların ucu gözyaşıyla bilenir
Ölümün sesini titretir sessizlik
Ve destursuz girilir toprağa . . .