Geldi ansızın bir gece vakti
kondu omzuma bir şeyda kuşu
öksüz kalmış yetim çığlıklarından
kelebek kıcırtısı sesi kanatlarında
umman yolculuğu gibi bir şeyma bülbülü
sanki bindörtyüz öncesinden kalma
ağlayan bir bebek sesi kulağımda
göz pınarı çıplak rüzğar uyutur
çöl sarısı gizillerini
oysa hasretin paslı zincirleri kırılıyor
gecenin ay tutulması özgürlüğüne
parlaklığı baş döndürüyor
salınıyor sallanıyor
sallıyor var gücüyle
yıldızlar eteğinden
ayaklarına dökülüyor
***
ah ki şeyda gülüm !
gün biterken gülüşüne
ay ışığı gülümsüyor bakışlarına
elifin vav hali ile
sol yanımda izlemek isterdim
seher vakti goncanın açılışını bekleyen bülbül gibi
ah ki şeyma gülüm !
bahçendeki her çiçek gibi
sen bir umudun ismi
kaderden ötesi olmayan
taze güllerin açtığı beldeye
bir yolculuk efsanesi
değişme sen hiç
böyle kal bir hiç
kendin için yap
yap ki üzülmeyesin hiç
gecesinden parlayan ay ile
umuda uyandıran güneş ile
dermanıma duhan ile
asra yenik yemin ile
kendisi ta kendisi
yakamaz ateş bile
bozulmamış kalbi saflığın
kanından kırmızılanmış
ziynetinden süslü aşkın
değişmeyen ince fikri
adı üstünde işte !
allı ballı gonca güllerim
şeyda bülbülü şeyma güllerim .
.... prenseslerime ithafen
Gülay GÖKTÜRK