Hoca efendi ile camide buluşmak için evine gittik.
Kapının önünde ta
şğınını, kumu, çimento paketlerini görünce, vakit geçirmeden ve yardımlaşarak hemen harcı kardık, bismillah diyerek duvar örme işine başladık, eyv üç gün içinde duvarı ördük bitirdik. Fakat bu üç gün içinde, o kadar sıcak ilgi ve samimiyet gördüm ki, şu zamana kadar hiçbir yerde görmediğ
im kadar!

Kendimi onlardan biri zannettim, üç, dört tane kızı, iki tanede oğlu vardı, hepsi de birbirinden edepli ve hizmetkârdı. Kızları dışarıda bahçe kenarında, erken saatlerde halıya oturuyorlar, son derece hızlı ve istekli dokuyorlardı. Her zaman önlerine bakıyor ve bana bir şey ikram ederlerken yüzleri kızarıyordu. Kendi aralarında konuşurlarken, seslerini hiç duyurmuyorlardı.

şündüm, benim kız kardeşlerim köyde yaşıyorlar, babam son derece sinirli, ağabeylerim de ondan farksız, annemin ağzında dili yok, oldukça rahatlar. Üstelik halıda dokumuyorlar, böyle olmasına rağmen; bacılarımın çemkiren, ukalâ, buyruk tutmaz ve şımarık birer huysuz kız, olmalarını anlaya bilmiş değilim diyerek, İbrahim usta biraz soluklandı ve sonra yine devam etti.

Bizim aile sevgiden, şefkatten, muhabbetten sanki bihaber, ahenksizlik hat safhada, asabiyet, adavet istemediğin kadar bol. Fakat hoca efendinin ailesinde ve her nedense haddinden fazla huzur ve güven bulunuyor, bunun sebebi, hikmeti ne olabilir diye çok merak ederek düşündüm. Sanki mutlak talimat verilmiş gibi, hiç aksatmadan sabah kahvaltısı, öğle yemeği, hemen arkasından çay ve meyveler.

Bu mükemmel düzen, ahenk ve eksilmeyen bereket, o kadar dikkatimi çekti ki; ey Allah’ım, sonsuz şükürler olsun diye hamt ettim. Hoca efendi emeğimin karşılığını hiç ihmal etmedi, beklemediğim miktarda beni memnun etti. Çalışğım günlerde bana eşlikederek, gönlümü sohbetleriyle zenginleştirdi.



İşteonun için; Allah bilir ki, seni sever ve sayarım, bulunmadığın ortamlarda her zaman seni örnekgösterir ve gıyabında muhabbetle yâd eder, anarım. İşte hocanın evinin duvarını örerken,hemen aklıma sen geldin ve keşkehocanın kızlarından birine talip olsa da, mutlu bir yuva kurmak nasip olsa,diyerek içimden geçirdim.

Onuniçin sordum sana; ne dersin, düşünmezmisin böylesi şahitolduğumgüzelliği,paylaşmakistemez misin diyerek yine bana sordu. Sen daha layıksın böyle güzelliğe tek başına kalıyorsun, kendin için neden düşünmüyorsun, diyerek karşılık verdim. Nerde bizde o şans, tek başıma karar vermem mümkün değil, çünkü bizim köy adetlerindesıralama vardır.

Beklemekzorundasın, aksi davranıştöreye karşıgelmek olarak anlaşılır,bunun bedelini ödemek, çok ağırdırdüşünemezsinbile. Sen kişilikve karakter bakımından sevdiğim,muhabbet beslediğim birkişiolarak, evinizin de tek oğlubulunduğuniçin, senin ihya olmanı istedim dedi.

Böylesamimi bir itiraf karşısındane diyeceğimibir an bilemedim, hem sevindim, hem de şaşırdım,ne söyleyeceğimi düşünürken, açziyeti yaşadım. Hementoparlanıp bu sevgiye layık olmaya çalışacağım, teşekkür ederim, bahsettiğin aile hakikaten çok ilginç ve farklıbir yapıda hoşinsanlarmış. Allahhanelerinin bereketini ve kısmetlerini açık etsin, yaşantı bakımından maneviyat yönümüoldukça zayıf olarak görüyorum, o bakımdan kendimi bu aileye uygun görmüyorum.

Çünküaramızda yaşantıve anlayış farkıoldukça fazla, ayrı dünyalarda yaşıyoruz diyebilirim.
Ayrıca içimde bulunan manevi bo
şlukhat safhada, bizlere zor kısmet olur, böylesi güzellikler, hayırlısı olsundiyerek mevzuu kapattım. O akşam;enteresandır ama rahatlamış birkeyifle ve dalaştım, efkârımıdağıtmış ve mutlu olarak İbrahim’e teş
ekkür ederek ayrıldım.
Do
ğ
rucahızlı adımlarla evimize geldim.

Gönlümünsevincini, paylaşmakistiyordum, ama kiminle!
Ne yazık ki; yine sinemin derinli
ğine serpiştirdim.O yıllara kadar, nasıl çalışarakokudum ise, yine çalışıyorve okuyordum, sanat okulunun metal işleri bölümünde ikinci sınıfına devam ediyordum. Ne hikmetse annem,sürekli evlenmemi isteyerek, oğlumölmeden önce mürüvvetini göreyim diyerek beni her zaman sıkış
tırıyordu.

Kendiölçeğinegöre, kızlara bakıyor, gözüne kestirdiği bir kızı görünce, bana dahi sormadan, kendi kendine kararveriyor ve gereğiniyapmaya çalışıyordu.Eve geldiğim herfırsatta, akrabalarımızla, mahalle komşularımızla, ne zaman bir araya gelsek bu mevzuu açıyor ve kendinemutlaka bir destek arıyordu.

Önceleriutanıyordum, zamanla sıkıldım, bıktım ve annemi kırmadan izah etmeye çalışıyordum, fakat nafile çünkü annem biranönce netice almak istiyordu. Usul hatasında bulunuyor ve farkında olmadan beni üzüyordu.


Anne şu anda evlenmeyi düşünmüyorum, düşündüğüm şartlarınoluşmasılazım; ısrarcı olmayın, diyerek, gönlünü almaya çalışıyordum. Ama gayretlerim maalesefnafileydi, annem bildiğiniokumaya devam ediyor, yılmıyor ve yorulma bilmiyordu.




MustafaCİLASUN
( O Ahenk Ve Eksilmeyen Bereket… başlıklı yazı Yazan Adam tarafından 22.04.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.